Bir özelleştirme hikâyesi: TEDAŞ
Bu köşeyi izleyen okurlarım bilirler. Özelleştirmenin, özel olsun kamu olsun bir şirketin ekonomiye kazandırılması olduğunu düşünürüm. “Özel şirketin özelleştirilmesi ne demek?” diye sorana, batan bankaların devlet eliyle yeniden yapılandırılıp satılmasını örnek verebilirim.
Konumuz TEDAŞ, elektrik dağıtımının özelleştirilmesi. Daha önce, dağıtım bölgelerini devralan özel şirketlerin elektrik açma/kapama işlemlerinden yüksek gelirler elde ettikleri gündeme geldi. Yani özelleştirmenin temel amacına uygun olmayan, tüketiciyi korumaktan uzak uygulamaları biliyoruz.
ÖZELLEŞTİRME GELİRLERİ BORÇ ÖDEME YERİNE BÜTÇEYE
Ben dağıtım özelleştirmesinin başka bir yönünü ele almak istiyorum. Aşağıdaki tabloda 30 Eylül. 2013 itibarıyla, TEDAŞ’ın borç ve alacak rakamları görülüyor. Alacakları çok fazla değil. Çoğu belediyelerden ve çiftçilerden. Çiftçilerin borcu da tarımsal sulamada kullanılan motopomplar için kullanılan elektrikten geliyor. Burada sorum basit: Sizce seçim döneminde bu alacaklar tahsil edilir mi? Cevabı evet olanlar varsa, nasıl olacağını açıklayan bir notu, e-posta adresime gönderirlerse çok memnun olurum. Gelelim 14.2 milyar liralık borçlara. Büyük bölümü elektrik üreten ve ticaretini yapan KİT’lere. Bir kısmı da Özelleştirme Fonu’na. Kısacası hepsi kamuya. Şimdi ikinci soruyu sorayım: Bu borçlar ödenebilir mi? Bana göre hayır. Hiçbir geliri kalmayan, faaliyetleri özelleştirilen bir KİT, nereden kaynak bulup borç ödeyecek? Alacaklarının hepsini tahsil edebilse bile yetmiyor.
O zaman üçüncü sorumuzu soralım: Özelleştirmelerden elde edilen yaklaşık 13 milyar dolar (26 milyar lira) gelir ne oldu? Bugüne kadar yapılan tahsilatlar nerede kullanıldı? Yanlış anlaşılmasın. Bütçeye gelir yazılıp ve memur maaşları, sağlık harcamaları veya diğer harcamalar için kullanılmıştır. Bütçe açığının büyümesi engellenmiştir. Son sorum şu: Peki TEDAŞ’ın kamuya kalan borçları ne olacak? Özelleştirme gelirleri, kamunun elinde olan termik santralların ve diğer üretim tesislerinin teknoloji ve diğer yenileme yatırımları için kullanılamaz mıydı? “Onlar da özelleştirilecek, alanlar yenilesin” denebilir?
Bu durumda iletim ve diğer enerji yatırımlarının hızlandırılması akla gelemez miydi? Bana göre, bu tartışılması gereken bir özelleştirme uygulamasıdır.
BORÇLARIN ENFLASYONA ETKİSİ VAR
Biliyorsunuz mayıs ayından bu yana yaşanan kur hareketlerinin enerji fiyatlarına etkisi olduğu kabul ediliyor. Hatta piyasalarda eylül ayından sonra zam yapılacağı yönünde bir beklenti vardı. Ancak yetkililer yaptıkları çeşitli açıklamalarla enerji zamlarına gerek olmadığına vurgu yaptılar. Kamuda yıllarca KİT dengelerini izledim. Zamları ertelemenin en çok kullanılan yöntemi, ilgili KİT’in, diğer KİT’lere ve kamu kurumlarına olan borçlarını ötelemekti. Diğer bir deyimle tüketiciye doğrudan mal ve hizmet satan KİT’ler, özellikle seçim dönemlerinde, zam yapmaktan kaçınıyorlardı. Ancak maliyetlerini ve harcamalarını aynı oranda azaltamadıkları için, kamuya olan yükümlüklerini yerine getirmiyorlardı. “Acaba aynı yöntem uygulanıyor mu?” diye düşünmeden edemedim. Önce “Olmaz artık şartlar değişti. Dağıtım özelleşti” diyenleri hatırladım. Haklıydılar. Ama rakamlar, en azından bu yıl, benzeri yöntemlerin kullanılmakta olduğunu işaret ediyor. Umarım ertelenen zamlar mart ayından sonra birikimli olarak yapılmaz. Yapılırsa, zaten değişen enflasyon beklentileri daha çok etkilenir. TCMB’nin işi biraz daha zorlaşır.
Hakan Özyıldız - 09.11.2013