Yapısal sorunları ve ilk altı aylık bütçe
26 Haziran tarihli yazımda değindim. 10. Beş Yıllık Kalkınma Planı çok yerinde ve geleceğe ışık tutacak bir saptamada bulunuyor. "Kamu maliyesinin uzun dönemli mali sürdürülebilirliğini yansıtan bir gösterge niteliğinde olan yapısal genel devlet dengesi, konjonktürel gelişmelerin gelir ve harcamalar üzerindeki etkilerinin ortadan kaldırılması suretiyle hesaplanmakta ve özelleştirme gelirleri ile bir defalık gelirleri içermektedir." Ardından "GSYH'ya oranla 2006 yılında yüzde 4.2 olan yapısal genel devlet faiz dışı fazlası, 2007-2012 döneminde faiz dışı harcamaların gelirlerden daha fazla artması sonucunda ortalama yüzde 1.8 olarak gerçekleşmiştir" tespitini yapıyor. Söylenen şu; kamu dengesi orta vadede yapısal olarak sorunlu.
2013 yılı bütçesinin ilk altı aylık sonuçlarına bu açıdan bakmaya çalışacağım.
BÜTÇE DENGESİ
Hem bütçe açığı hem de faiz dışı fazla hedefi beklenenden iyi. Burada bütçenin mevsimselliğini unutmamak lazım. Yılın ilk aylarında, geçmiş yıl ödenekleri kullanılarak harcama yapıldığı için giderler düşük görünür. Ama yine de özellikle yıl için açık beklenirken, yarısında fazla vermek, altı aylık performansın pozitif yanını gösteriyor. Faiz dışı fazla konusunda yorum yapmak için biraz erken. Çünkü bugüne kadar hem faizler düşüktü hem de faiz ödemeleri yılın ikinci yarısında biraz daha fazla. Yanı sıra son çeyrekte ödeneklerin tamamı kullanılınca rakam hedefe yakınlaşacaktır.
GELİRLER
Bütçede konjonktüre bağlı değişime örnek olarak ilk üzerinde durulması gereken şey yılbaşında Hazine'ye aktarılarak gelir yazılan geçen yılın 4.2 milyar liralık özelleştirme gelirleri. Hatırlanacaktır normalde geçen yıl elektrik dağıtımı özelleştirmelerinden elde edilen gelirler, bekletilmiş ve ocak başında bütçeye gelir kaydedilmişti.
Bu tür ikinci gelir kalemi, 2.5 milyar liralık borçlanma senedi geçmiş gün faizlerinden gelen ve en önemlisi nakit girişi yaratmayan gelirler. Hazine aynı tahvili ikinci kez ihraç ettiğinde, muhasebe işlemi olarak gelir kaydedilen bu işlemden yazılan miktar geçen yılın aynı döneminde sadece 0.4 milyar liraymış.
Bu iki kalem 6.7 milyar lira ediyor. Yapısal dengeye bakmak istersek bunları gelirlerden çıkarmak lazım. Böylesi bir durumda bütçe fazla değil açık veriyor.
Öte yandan dolaylı vergilerde artışlar göze çarpıyor. Hem içeriden hem de ithalden alınan KDV artışları, vergilerdeki artış oranlarından yüksek. İthalde alınan KDV'deki yükseliş yüzde 28'in üstünde. Eğer BOTAŞ veya başka bir kuruluş önceden biriken borçlarını ödemedilerse, haziran ayı ithalatı yüksek görülüyor. Tahminler dış ticaret ve cari açığın geçen yılın büyüklüklerinin oldukça üstünde olabileceğini gösteriyor.
HARCAMALAR
Hükümet yaklaşan seçimleri düşünerek faiz düşüşünden sağladığı tasarrufu, faiz dışı harcama kalemlerine kaydırarak ekonomi büyümeye katkı sağlamaya çalışıyor. 2006 yılının ilk yarısında toplam harcamaların yüzde 72'sini oluşturan bu harcamalar 2013'te yüzde 88'e yaklaşmış. Eğer bu oran sürdürülebilseydi, bugün yapısal fazla veren bir bütçe olacaktı. Kamu borçları nominal olarak azalacaktı. Ancak ekonomik büyüme de bu kadar olmayacaktı.
Harcamalarda KİT'lere, belediyelere ve hane halkına yapılan transferlerdeki artışlar diğer kalemlere oranla daha fazla. FD harcamalar, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 15'ler seviyesinde artarken bahsi geçen kalemlerdeki artış yüzde 35'ler düzeyinde.
Özet olarak, bir defalık gelirler bulundukça yakın gelecekte bütçe sıkıntı yaratmaz. Ancak bir gün sıcak para çıkışı hızlanır, işler kötüleşir ve daha fazla mali disipline ihtiyaç olursa bu yapıyla işler zorlaşır.
Hakan Özyıldız - 17.07.2013