Gez dünyayı gör Tonya'daki çimento fabrikasını
Bugün size TCMB'nin faiz kararından, BoJ'nin sınırsız likidite politikasından bahsetmeyeceğim. Kur savaşlarına doğru hızla evrilen bir dünyada, Karadeniz'in şirin kasabası Tonya'da yaşanan bir
çevre olayına değineceğim. 1954 yılına kadar Trabzon/Vakfıkebir'e bağlı olması nedeniyle "Vakfıkebir tereyağı" olarak ün salan tereyağının üretildiği yerden söz edeceğim.
Meşhur tereyağına o lezzeti ve aromayı veren, yörenin doğası ve sayısı bilinmeyen çiçekleridir. Şimdi birileri o güzellikleri yok etmeye soyunmuş, Tonya'ya çimento fabrikası kurmak için seferber olmuş. Yıllardır inşaat sektöründe üst yöneticilik yapan Tonyalı dostumdan öğrendiğim kadarıyla, yıllık iki milyon tonluk bir üretim kapasitesinden söz ediliyor. Bu üretim için gerekli olan asgari malzeme tutarı 4.4 milyon tonmuş. Tamamı o yöreden temin edilse bile kazılacak toprakla birlikte yıllık ortalama 12-15 milyon tonluk malzeme çıkarılacakmış. Bu, her yıl açılacak çukurların hacminin en az 6-7 milyon m3 olacağı; bir çimento fabrikasının fizibıl ömrü olan 30 yılda, minimum 200 milyon m3'lük çukurlar açılacağı anlamına geliyor. Hem çukurlar açılırken, hem gerekli malzeme fabrikaya taşınırken, hem de konkasörlerde öğütülürken çıkacak toz bulutlarının yayılacağı alanı tahmin edebilirsiniz.
Bu kapasitedeki bir çimento fabrikasının yıllık elektrik tüketimi 240 milyon Kwh'dan az olamazmış. Bu kadar elektriği mevcut şebekeden almak imkânsızmış. Gerekli yatırımlarla değişim sağlansa bile mevcut elektrik tarifeleriyle doğacak maliyetin altından kalkılamaz, rekabetçi de olmaz deniyor. Buna karşılık kömür santralı kurulsa, kurulu gücü 24 Mwh'den az olmamalıymış. Yıllık kömür ihtiyacı, yerli kömürde 65-70 bin ton, kaliteli yüksek kalorifik değerli ithal kömürde 35 bin ton olurmuş. Bu da kömürün günde minimum 15 tane 10 tonluk kamyonla sahilden yukarı doğru taşınması demekmiş.
Çimento fabrikasının ve kömür santralının etrafa saçacağı başlıca zararlı maddeler şunlarmış: Karbondioksit ve karbonmonoksit, nitrojen oksit, kül, kadmiyum, metan, bakır, kromiyum, kurşun, sülfürdioksit, talyum, merküri vb. Bunların dört tarafı yerleşim, tarım ve hayvancılık alanı olan fabrika yöresinde neden olacağı sağlık ve doğa tahribatını siz kestirin.
Öte yandan üretilecek çimentonun deniz veya demiryolu ile taşıma imkânsızlığı nedeniyle dökme taşınamayacakmış. Tamamı paketlenerek uzak pazarlara taşınması gerekiyormuş. Paketleme de ilave bir maliyet getiriyor. Üretilecek çimentonun tamamı sahile kamyonlarla taşınmak zorundadır. Her gün 5500 ton çimento, sahile doğru taşınacak demekmiş. Yani her gün 10 tonluk 550 kamyon o yollardan sahile inecektir! Bir yandan da kömür kamyonları yukarı doğru tırmanacaktır. Tonyalıların hesabına göre sahil ile fabrika arasında, dakikada 4.3 araç geçmesi gerekecekmiş. Hangi yol, hangi altyapı, hangi iklim böyle bir yükü kaldırır?
İsterseniz birde bölge halkının ne kazanıp ne kaybedeceğine bakalım. Çalışanların hepsi Tonya'dan seçilmiş olsa bile azami onlara sağlanacak istihdam 300 kişiyi aşamaz deniyor. Buna karşılık; mera olarak kullandığı en az 300 hektarlık alandan mahrum olacak, heyelan ve toprak kaymaları artacak, 200 milyon m3'lük toprağı yok olacak, yörenin en düz alanı çukurlarla dolacak, coğrafyası bozulacak, tüm doğal güzelliği yok olacak, suyu, bitki örtüsü, toprağının ve hayvanlarının verimliliği azalacak ve sağlığından olacak.
Tonyalılar seslerini duyurabilmek için dertlerini türküye dökmüşler:
Livalobo düzüne
Fabrika kuracaklar,
Çiçekli çayırları
Çukur mi yapacaklar!
Sıra sıra kamyonlar
Duman etti her yani,
Tozlardan dumanlardan
Görünmez Konak Yani.
Fabrikanın maaşi
Doktorlara gideyi,
Şu kaybana tozlardan
Ciğerlerim yanayi.
Hakan Özyıldız - 23.01.2013