İhracata vatandaşın altın katkısı
Ağustos ayı dış ticaret rakamları pozitif sürpriz yaptı. Geçen yılın Ocak-Ağustos dönemiyle karşılaştırıldığında, ihracat yüzde 13 kadar yükselirken, ithalat yüzde 2.4 azalmış görünüyor. Buna bağlı olarak dış ticaret açığı yüzde 21'den fazla düşmüş. Sadece ülkenin döviz rakamları açısından bakınca olumlu bir gelişme. Dış borç geri ödemeleri için olan ihtiyacı bir kenara bırakırsak, Türkiye'nin ticaretten kaynaklanan döviz gereksinimi bir ölçüde küçülmüş.
DIŞ TİCARET DENGESİ
Biraz rakamların arkasını anlamaya çalışalım. Önce ithalat tarafına bakalım. Yatırım malları ithalatının azalması yüzde 11. Ara malları ithalatına bakınca, orada cüzi bir artış dikkat çekiyor. Bunun büyük bölümünün petrol ve doğalgaz kalemlerinden kaynaklandığını söyleyebiliriz. Enerji ithalatını bir kenara koyarsak, ara malı ithalatının da, en azından büyümediği görülecektir. Bunlar ekonomik aktivitenin yavaşlamaya devam ettiğinin göstergesi. Diğer öncü göstergelerle beraber bakınca, anlaşılan o ki, üçüncü çeyrekte ekonomik performans pek istenen düzeyde olmayacak.
İhracat rakamlarında sürpriz yine altından geldi. Ağustosa gelinceye kadar İran'a yapılan ihracat yön değiştirdi, Birleşik Arap Emirlikleri'ne (BAE) yöneldi. Uzmanlar bu değişimin önemli olmadığını, son ihracat merkezinin yine İran olduğunu söylüyorlar. Bir nedenle doğrudan bizim sınırlarımız üzerinden yapılan altın ticareti, ağustos ayında BAE'ye kaymış.
EKONOMİ YAVAŞLAYINCA HANEHALKI ALTIN SATIYOR
Sadece altın dış ticareti rakamlarına bakınca başka bir şey daha dikkati çekiyor. İhracat ithalattan yüksek. Aradaki farkın nereden geldiğini anlayabilmek için önce altının Türkiye'deki arz kaynaklarına bakalım: 1) İç üretim, 2) İthalat, 3) Yerlilerden gelen hurda, 4) Kayıtlı olmayan külçe 5) Dışarıdan kaçak sokulan hurda. Son iki kalem, daha çok komşularda yaşanan siyasi olaylar sırasında çoğalıyor. Örneğin Suriyeli mültecilerin yanlarında getirdikleri altınları satarak dolara çevirdiklerini duyuyoruz. Uzmanlar bu miktarın dönemsel olarak arttığını belirtiyorlar.
Ocak-Ağustos döneminde ne kadar altın dış ticareti yapıldığına bakalım... Çok basit bir hesapla 120 ton ithal edildiğini, ihracatın 200 tonu geçtiğini söyleyebiliriz. Eğer hesaplar doğruysa, ihraç edilen 80 ton kadar altının Türkiye'deki stoklardan sağlandığı anlaşılıyor. Yıllık iç üretimin yaklaşık 20 ton olduğunu biliyoruz. O zaman ihraç edilen altının kalanı bankalar, kuyumcular ve hanehalkından sağlanıyor demektir.
Vatandaşın yastık altında ne kadar altını olduğu tam olarak bilinmiyor. Ancak bilinen bir şey var. Geçmiş yıl rakamlarına bakınca, ihracatın ithalattan çok olduğu yıllar, genellikle kriz yılları. Örneğin 2000 ve 2009 yıllarında da altın ihracatı ithalattan fazlaymış. Bunun birkaç açıklaması var. Bir tanesi; insanlar, ekonomi yavaşlayıp geliri azalmaya başlayınca, borçlanmadan önce, eğer varsa, yastık altındaki altınını satıyor. Geçici bir nedenle satıyor ve birkaç ay sonra aynı miktar altını yerine koyabiliyorsa sorun yok. Bir nakit sıkışıklığına çare bularak akılcı bir şey yapıyor. Ama sattığı altını geri yerine koyamıyorsa, varlığı azalan hanehalkı fakirleşiyor demektir. Fakirleştikçe de harcamasını azaltacak ve ekonomi biraz daha yavaşlayacaktır.
İlk sekiz aylık veriler, çok büyük miktarda olmamakla beraber, satılan altının henüz yerine koyulmadığı yönünde. Anadolu'da düğün mevsiminin bitmesine az kaldı. Eğer eylül ve ekim ayları verileri de altın ihracatının böyle devam ettiğini gösterirse, insanlar zorunlu altın satmaya devam ediyorlar demektir. Böyleyse, nedenlerine daha yakından bakmak; sattıkları altınla harcama mı yapıyorlar yoksa borç mu kapatıyorlar iyi anlamak lazım.
Hakan Özyıldız - 29.09.2012