Haydi kadınlar tarlaya
İşsizlik uzun yıllardan sonra yüzde 8.2 rakamına ulaştı. Daha da önemlisi, en büyük ihracat pazarımız Avrupa’da derin krizin yaşandığı bir dönemde bu düzeye inmesi. Dolayısıyla görünen o ki; ekonomi, konjonktürel olarak dışarıdan gelen katkı kısıtlıyken içeride yarattığı istihdamla işsizliği azaltıyor.
TÜİK verilerinde geçen yılın sonundan bu yana yaşanan ilginç değişimler gelişmelere ışık tutuyor. Beş ayda nüfus 557 bin kişi, işgücü 1 milyon 300 bin kişi artarken; ekonomi tam 1 milyon 604 bin kişiye istihdam yaratmış. İlginç olan çalışma çağındaki nüfus sadece 477 bin kişi çoğalırken, önceden çeşitli nedenlerle işgücüne dahil olmayan 824 bin kişi iş talep etmeye başlamış.
Daha önemlisi, beş ayda işgücüne dahil olanların 522 bini kadın. Daha önce, çeşitli nedenlerle iş aramayan, evde oturan kadınların davranışlarında önemli bir değişim var. Umarım bu yapısal bir değişimin göstergesidir. Çalışabilir nüfusu kat kat aşan sayıda istihdam yaratabilen bir ekonomi çok uzun yıllardır özlemimizdi. Anlaşılan böylesi bir yapıya ulaşılmış.
Ancak yıl sonundan bu yana iş sahibi olanlar nerede iş bulmuş diye bakınca, tarım sektörü 764 bin kişiyle öne çıkıyor. Bu rakamlar bize kadınların en çok tarlada iş bulabildiklerini gösteriyor. Yanı sıra 464 bin kişi hizmetler alanında, 316 bin kişi inşaat sektöründe işe kavuşmuş. Hizmetler sektöründe de konaklama ve yiyecek alt sektörü en çok istihdam yaratan sektör. Bunda turizm mevsiminin başlamasının etkisi var.
Sanayi, imalat nerede diye sormayın, yoklar. Kalıcı ve nitelikli iş sahalarında sorunlar devam ediyor. Bunu en iyi anlatan veri; iş bulabilenlerin 645 bini ücretsiz aile işçisi, 748 bininin ise ücretli ve yevmiyeli olması. Kalan bölüm kendi hesabına çalışanlar.
Sonuç olarak, kadınlar tarlada, erkekler inşaatta iş bulabilmişler. İkisi de kayıtdışılığın en yaygın olduğu sektörler. Düzensiz de olsa, çoğunlukla sosyal güvencesi olmasa da, iş iştir. Ama artık tüm işsizlik başvurularının İŞKUR’a yapıldığı, tüm işlerin bu kurum aracılığıyla bulunduğu kayıtlı sisteme geçmek için ne bekleniyor bilemiyorum. Böyleliklehem kayıtdışılık en aza inebilir, hem de anketle istihdam verisi düzenlemeye son verilmiş olur. Daha sağlıklı ve detaylı verilerle, doğru politika seçenekleri üretilebilir.
Bu kadar projeye kredi bulunurken Hazine’nin rolü ne olacak?
Önce Körfez Geçişi ve Bursa-İzmir Otoyolu, ardından Çılgın Kanal Projesi, sonra Üçüncü Boğaz Köprüsü ve bağlantı yolları, şimdi de İstanbul’a üçüncü havaalanı. Çok büyük projeler. Zaman ve mekân olarak ne kadar gerekli bilemem, uzmanlık alanım değil. Ancak finansman ihtiyaçları için birkaç şey söyleyebilirim. İzmir Otoyolu için oldukça uzun sayılabilecek sürede, o da şimdilik Körfez Geçişi Köprü bölümü için kredi bulunabildi. O da ancak yasayla, Hazine’nin köprüden geçecek araç garantisinin yanına bir de özel sektörün aldığı dış borçları belli şartlar oluşursa üstlenmesinin önünün açılmasının ardından. Benzeri garantiler üçüncü köprü için de geçerli. Çılgın Kanal Projesi şimdilik ne aşamada bilinmiyor.
Üçüncü havaalanının da bütçeden finanse edilmeyeceği kesin gibi. Duble yollar için bütçede yeterli ödenek bulamayan devletin, böylesi projeyi hızla bitirebilmesi için ya tüm kamu yatırımlarının ödeneklerini kesmesi ya da yatırım ödeneklerini birkaç kat artırması lazım. Önümüzdeki konjonktürde bu pek mümkün görünmüyor. Yine yap-işlet-devret modeli devreye girecek. Hazine çeşitli garantiler verecek. Biz bütçede bir açık veya borçlanmada büyüme görmeyeceğiz.
Ancak, bu projeler için toplam harcamaların 45 milyar dolar civarında olacağı söyleniyor.Acaba inşaatları birbirine yakın zamanlarda yapılması planlanan projelere yurtiçinden ve dışından uygun kredi bulabilmek için şartlar ne kadar uygun? Ülke notu yatırım seviyesine çıkmadan, bir bankanın aynı ülkede fazla risk üstlenmesinin önüne engeller çıkabilir. Böyle olursa uygun krediler için aranacak şartlar Hazine’nin koşullu yükümlülüklerinin büyümesine yol açacak gibi görünüyor.
NOT: Öncelikle bayramınızı en içten dileklerimle kutluyorum. Ardından bir hafta izin rica ediyorum.
Hakan Özyıldız - 18.08.2012