Altı aylık Hazine nakit dengesinin söyledikleri
Yılın ilk yarısına ait Hazine nakit verilerine yakından bakmakta yarar var. Biliyorsunuz, nakit dengesi hem borçlanma hem de yıl sonu bütçe açığı açısından öncü gösterge özelliğini taşıyor. Aylık nakit gelirleri geçen yılın rakamına yakın. Geçen yılla karşılaştırılınca cüzi bir büyüme göze çarpıyor. Buna karşılık harcamalarda büyük bir artış var. Özellikle faiz dışı harcamalarda görülen yüzde 25’e yakın yükseliş göze çarpıyor. Bunda memur ve emeklilerinin maaşlarının gecikmeli ve birikimli ödenmesi en büyük etken. Altı aylık toplam verilere gelince. Öncelikle gelirlerden, TC Merkez Bankası’nın Hazine’ye ödediği 7 milyar liradan fazla olan vergi ve temettü gelirlerini düşerseniz resim daha iyi anlaşılıyor. Bu netleştirme yapılmadan yüzde 16 kadar olan geçen yıla göre artış, bankanın ödemeleri çıkarılınca yüzde 11 civarına düşüyor.
Sorun aslında yapısal. Dolaylı vergilere dayalı bütçe gelir yapısı, ekonomide büyüme oranı düşünce vergi gelirlerinin azalmasına yol açıyor. Eğer ikinci yarıda büyüme tekrar ivme kazanabilirse gelirlerdeki azalma yavaşlayabilir. Nakit harcamalar yılın ilk yarısında yüzde 20 oranında artmış. Üstelik ödeneklerin bazılarında yarıdan fazlası henüz harcanmamışken. Bizim bütçemizin mevsimselliği çok iyi bilinir; yılın son çeyreğinde biriken ödenekler serbest bırakılır ve harcama baskısı yılın en üst seviyesine çıkar. Dolayısıyla, bugün için nakit harcamalarda görülen artışın yılın ikinci yarısında biraz daha yükselerek devam edeceğini söylemek yanlış olmaz. Hazine nakit dengesini geçen yılın aynı dönemiyle karşılaştırınca, az da olsa, bir bozulma göze çarpıyor. Ancak eğer Merkez Bankası’nın para basarak ödediği temettü gelirini çıkarırsanız bozulma büyüyor. Bütçe dengelerinin daha da bozulmaması, yılın kalan yarısında da 2B arazilerinden gelecek gelire bağlı. Anlaşılan bütçeyi gene bir defaya mahsus gelirler kurtaracak.
KİT’LERİN STOK BORÇLARI BÜYÜYOR
Kamu dengeleri sadece bütçeden oluşmuyor. KİT’lerin mali yapısı; açıklarındaki, borçlarındaki gelişmeler dolaylı olarak bütçeye yük getiriyor. Bu nedenle oradaki gelişmeleri de yakından takip etmekte büyük fayda var. Ancak veriler üç ay geriden geliyor. KİT’lerin stok borçları bu yılın ilk üç ayında 3 milyar lira artmış, 42 milyar liraya ulaşmış. Artışlar iç borçlardan kaynaklanıyor. Daha önce yeniden yapılandırılan enerji KİT’lerinin birbirlerine olan borçlarında yeniden büyüme işaretleri veriyor. Genel bir kuraldır; yapısal sorunlara geçici çözümler üretmek, işi geçiştirmekten başka bir işe yaramıyor.
Dolayısıyla Enerji KİT’lerinin maliyet ve tahsilat gibi uzun zamandan bu yana çözüm bekleyen sorunlarına kesin ve kalıcı çözüm seçeneklerini gecikmeden üretmek gerekiyor. Ancak son çıkarılan bir yasayla, elektrik borçlarını ödemeyenlere yeni bir ödeme kolaylığı getirildi. Yanı sıra artık hattan elektrik çalmak da hırsızlık sayılmayacak. Böylesi aflar, borcu olanların kamuya yükümlülüklerini yerine getirmeme alışkanlıklarının yerleşmesine, KİT’lerin tahsilat sorunlarının kalıcı olmasına neden oluyor. Kamu dengelerini bozuyor. Sonuç olarak açık veren KİT’ler üreticilere, Maliye Bakanlığı’na ve özel şahıslara olan borçlarını ödeyemez hale geliyorlar. Sorun bir sonraki borç ertelemeye kadar büyümeye devam ediyor.
Bunlara rağmen kamu dengesi şimdilik yüksek risk işareti vermiyor. Ancak, sayıları her geçen gün çoğalan yorumcular, dünyada havanın giderek bozulmakta olduğunu iddia ediyorlar. Bu bütçe yapısı bize sıkışık günlerde gerekli cephaneyi sağlayamaz. Daha ne kadar geçici gelir kalemi bularak açıkları azaltabileceğiz? Yanı sıra KİT’lerin bugün için küçük olan sıkıntıları, ekonomide beklenmedik bir gelişme olursa bütçeye ek yük olabilir.
Hakan Özyıldız - 11.07.2012