Merkez Bankası hükümeti uyarıyor (mu?)
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, çeşitli sunumlarında, ısrarlı bir şekilde bankanın yayımladığı raporlarda yer alan bilgi kutucuklarının okunmasını tavsiye eder. Bankanın periyodik raporlarında yer alan kutucukların çoğu doyurucu ve yön verici içeriğe sahip. Bu bağlamda, son yayımlanan enflasyon raporunun “Türkiye’de Enflasyonun Yüksek Seyrinde Öne Çıkan Alt Gruplar” başlıklı kutucuğu önemli mesajlar içeriyor. Kutucukta; “Türkiye’de enflasyon 2000’li yıllarda tek haneli düzeylere gerilemiş olsa da gelişmekte olan ülkelere kıyasla hâlâ yüksek bir seviyededir” deniyor. Üzerinde çok durulması gereken bir saptama. Çünkü TCMB faizlerin genel düzeyi konusunda fikir yürüten siyasilere; “Eğer faizlerin düşmesini istiyorsanız enflasyonu daha aşağıya çekmek için bize yardımcı olun” mesajı veriyor. Raporda destek istenen konuları özetlemişler. TCMB uzmanları, diğer ülkelerle bizim tüketici fiyatları endeksini karşılaştırmışlar.
Bizdeki TÜFE alt gruplarının değişimini uluslararası değişimlerle mukayese etmişler. Sonuç olarak alkol-tütün, enerji, işlenmemiş gıda ve yemek hizmetleri gruplarında direnç olduğunu görmüşler. Diğer bir deyişle, bu gruplardaki fiyat değişimleri, diğer ülkelerdeki benzer gruplardaki fiyatlardan farklı hareket ediyormuş. Dışarıda fiyatlar düşerken, bizde neden bir katılık olduğunu sorgulamışlar. TCMB cevaplarını notun sonundaki paragrafta çok açık olarak veriyor: “Özetle, enflasyonun görece yüksek seyrinde Türkiye’ye özgü yapısal faktörlerin rolü dikkat çekmektedir. Alkol-tütün ürünlerinde vergi politikası; enerjide dışa bağımlılığa bağlı etkiler, sektörün rekabet yapısı ve akaryakıt ürünlerinde vergi, üretim ve dağıtım zinciri; tarım ve gıda sektörlerinde ise yurtiçi rekabet ve verimlilikteki düşük seviye gibi noktalar ön plana çıkmaktadır.” Bu metinden anladığım şu: Banka elinden geleni yaptığına inanıyor. Eğer hükümet enflasyonun daha aşağıya düşmesini istiyorsa, başta vergi politikası olmak üzere rekabet ve tarım politikalarını gözden geçirmeli. Yanı sıra yönetilen/yönlendirilen nitelikteki malların (alkollü içecekler, tütün vb.) vergilerinin bütçe açıklarını kapatmak için ikide bir yükseltilmesinden vazgeçmeli. Kısacası kamu üzerine düşen görevleri yerine getirmeli. TCMB haklı, yapısal reformlar tamamlanmadan daha düşük enflasyonu görmek biraz zor.
Yükselen piyasa ekonomilerinde (YPE’ler) finansal hizmetlerin gelişimi
Son 20-25 yılda finansal sektör ülke sınırlarını çok hızlı aşıyor. Her zamanki gibi G-7 ülkelerinin başlattığı bu yarışa, onlar kadar agresif olmasa da diğer G-20 üyeleri de katıldı. Artık dünya, finansal sektör için her geçen gün daha da küçülüyor. Yükselen piyasa ekonomilerinde (YPE) finansal gelişmeleri rakamsal olarak inceleyen yeni bir rapor, İngiltere’de yayımlandı. Çalışmaya göre, milli gelire göre en büyük YPE Çin, ikincisi Brezilya, üçüncüsü Rusya, dördüncüsü Hindistan. Biz yedinciyiz. G-20 içindeki sıralamamız ise 2000 yılından beri değişmemiş, 18. sıradayız. Buna karşılık bankacılığımızın YPE’ler içindeki yeri daha yukarıda, 2011 yılındaki 577 milyar dolarlık aktif toplamıyla altıncı sıradayız. Biz büyürken YPE bankalarının dünyadaki toplam banka aktiflerinin içindeki payı da büyümüş, 2004 yılında yüzde 10 iken, geçen yıl yüzde 24’e çıkmış. Yanı sıra dünyada 2010 yılı sonu itibarıyla yönetilen portföy toplamı 40 trilyondan fazla. Bu paranın sadece 3 trilyon dolarlık kısmı YPE’lere yatırılıyor. YPE’lere gelen paranın yüzde 32’si ABD, yüzde 12’si Lüksemburg, yüzde 10’u ise İngiltere kaynaklı. Yani bizim cari açığı finanse etmek için gerekli olan dövizin çoğu buralardan geliyor. Kısacası, ağustosböceği şarkı söyleyip eğlenirken karınca kış için çalışıyor, biriktiriyor.
Hakan Özyıldız - 28.07.2012