Cari açık düşüyor ama finansmanındaki sorunlar aynı

S&P’nin ülke notu açıklamasından sonra cari açık konusu tekrar ekonomik ve siyasi gündemin ön sıralarına taşındı. Bu yıl cari açığın düşüş eğiliminde olması nedeniyle geleceğe yönelik öngörülerde, yüksek enflasyona ve yüksek cari açığa dayalı değerlendirmeler yapmanın doğru olmadığı ileri sürüldü.
Aslında ödemeler dengesi bilançosu sadece cari açıkla özetlenebilecek bir veri seti olabilir. Eğer ülkede sermaye hareketleri bu kadar serbest değilse ve ekonomide önemli kararlar alınırken yerli para kadar (belki de daha çok) dövizli işlemler esas alınmasa bu doğru olabilir.
Ama banka bilançolarından ithalata dayalı ürünlerin fiyatlarına ve bireysel borç alışverişine kadar birçok işlem döviz üzerinden yapılıyorsa olaya biraz farklı bakmak gerekiyor. Diğer bir deyimle, ekonomide dolarizasyon oranı artmışsa sadece bir tek rakama bakıp değerlendirme yapmak yetmiyor.
Bu bağlamda dönemsel olarak ülkeye gelen dövizle, aynı dönemde ülkeden çıkan döviz toplamına ve nedenlerine yakından bakmak gerekiyor. İlk çeyrek ödemeler dengesi verileri oldukça ilginç işaretler içeriyor. Geçen yılın aynı dönemiyle karşılaştırınca cari açığın yönü aşağıya doğru. Bu gelişmede en önemli faktör ithalattaki yavaşlama. İhracat ilk üç ayda, geçen yılın son döneminde görülen kurdaki değer kaybı sonucu başarılı bir performans sergiliyor. İthalattaki artış hızı, ekonomik aktiviteye bağlı olarak düşüşte. Dolayısıyla sadece mal dengesine bakınca geçen yıla göre düzelme var. Hizmetler dengesi için de aynı şeyi söyleyebiliriz.
Ancak ödemeler dengesi bilançosunun diğer büyük bölümü finans hesabını da işin içine katarsak durum biraz değişmeye başlıyor. Geçen yıl ilk üç ayda 23.3 milyar dolar giriş gösteren net hesap, bu yıl 13.6 milyar dolara düşmüş. Sonuç doğru bir eğilimi gösteriyor. Cari açık azaldıkça, finansmanı için gereken kalemler de küçülüyor.
Burada üzerinde en fazla durulması gereken konu, cari sermaye ve finans hesaplarının sonuçları. Geçen yıl 1.7 milyar dolar fazla veren kalem, bu yıl 2.6 milyar lira açık vermiş. Bu değişimin arkasındaki olaylar çok sıkı takip edilemezse, gelecekte risk olabilecek olası gelişmelere zamanında önlem alınamaz.
Veriye göre; cari açık düşüyor. Ama finansman kalemlerinde daha hızlı bir azalma var. Sermaye ve finans kalemlerinden gelen kaynaklar bu yılın ilk üç ayında oluşan cari açığı kapatmaya yetmemiş. Aksine 2.6 milyar dolarlık finanse edilemeyen açık kalmış.

NET HATA VE NOKSAN YARDIMCI OLMUŞ
Devreye nereden geldiği tam olarak açıklanamayan 3.8 milyar dolarlık net hata ve noksan kalemi girmiş, imdada yetişmiş. Açık kapandığı gibi, Merkez Bankası’nın rezervleri de 1.3 milyar dolar kadar büyümüş. Sonuç olarak herkes, şimdilik mutlu. Sıcak para girişi devam ettikçe cari açık kalıcı hasar yaratmıyor. Ama geçmişte sıcak paranın hisse senedine mi, kamu kâğıtlarına mı yoksa mevduata mı yatırıldığını biliyorduk. Son aylarda paranın kaynağını ve nerede değerlendirildiğini bilemiyoruz. Cari açık birden sıfırlanmayacağına ve sermaye finans hesaplarından girişler daha çok yüksek getiriye bağlı olduğuna göre... En azından kamu otoriteleri bu bilgiye sahip olmak zorunda. Çünkü net hata ve noksan kaleminin sürdürülebilirliği tartışma yaratmaya başlarsa risk algılamaları değişebilir. Bu köşede defalarca yazdım. TCMB bu konuda artık hem yatırımcıları hem de kamuoyunu daha detaylı bir şekilde bilgilendirmek üzere çalışmalarını hızlandırmalı. Sorun her geçen gün daha çok önem kazanıyor.



Hakan Özyıldız - 12.05.2012
Toplam Ziyaretçi: 15456