Bir yazı üç konu

Haftaya veri yağmuruyla başladık. Büyüme, dış borç, enflasyon rakamları açıklandı. Ben ilk ikisini ve Bloomberg HT'nin Merkez Bankası anketini ele alacağım.

BÜYÜMENİN KAYNAĞI DIŞARIDAN
Yüzde 8.5'lik büyüme piyasalara sürpriz olmadı. Oran, Çin ve Arjantin'le karşılaştırılıyor. Ancak unutmamak lazım. İlki cari fazla vererek kendi tasarruflarıyla, ikincisi ise kendi merkez bankasının kaynaklarını kullanarak büyümüş. Biz ise tarihi bir cari açık rekoru kırarak.
Yine de yüzde 8.5 oranındaki büyümenin ağırlığının sanayiden gelmesi sevindirici. Ancak istihdam açısından bakınca resim tersini gösteriyor. Teknolojik olarak kendisini yenileyen sektörde çalışan sayısı aynı oranda artmıyor. Buna karşılık yüzde 3.2 oranında büyüyen tarım sektörü, yeni iş bulanların çoğuna kucak açmış gibi görünüyor.
Büyümeye harcama tarafından bakınca, 2011 yılının ilk üç çeyreği ile son çeyreği birbirinden farklı. İlk dokuz ayda iç tüketim ve özel sektörün yatırımları ekonomiyi büyütmüş. O dönemde TL değerli olduğu için dışarıdan sağlanan ucuz kaynakla verilen krediler hem hanehalkının hem de şirketlerin tüketimini ve yatırımlarını büyütmelerine yardımcı olmuş.
Üçüncü çeyrekte durum değişmiş. İthalat azalmış, ihracat öne geçmiş. İç tüketim azalmış. Çünkü kurlar hızlı yükselmiş. Lira değer kaybedince, ekonomik birimler dış satıma yönelmişler.
Ne olursa olsun büyüme piyasalar için olumludur. Çünkü şirketler çalışıyor. İnsanlar krediyle, borçla da olsa tüketiyor. Dışarıdan kaynak geldiği sürece, kısa vadeli bir sürdürülebilirlik sorunu olmaz. Ancak ekonomik istikrarın devamı, büyüme kaynaklarının sağlam ve devamlı olmasına bağlıdır. Bu bağlamda sıcak paraya dayalı büyüme, dışarıda şartlar değişince kırılgan olabilir.

DIŞ BORÇ STOKU ÇOK ARTMAMIŞ
Türkiye'nin dış borçları, 2011 yılında 14.3 milyar dolar artarak 306.6 milyar dolara ulaşmış. Önceki yıllarla karşılaştırılınca artış hızı çok değil.
Son birkaç yıldır dışarıdan ağırlıklı olarak borçlanan özel sektördü. Geçen sene hız kesmişler. Toplam borç stoklan 11.3 milyar büyümüş, 203 milyar dolara yaklaşmış. Kamu kesiminin toplam borçlanması önceki yıllardan farklı değil.
Sadece bankaların kısa vadeli borçlanmasındaki artış gözden kaçmıyor. Bunun arkasında finansal sektörün ucuz kaynak bulma ihtiyacı var. Alınan ucuz kaynaklar; yukarıda da değinildiği gibi, kredi olarak hanehalkına ve şirketlere, kamu kâğıdı alarak Hazine'ye veriliyor.

MERKEZ BANKASI'NA BİR UYARI: BLOOMBERG HT ANKETİ
Bloomberg HT "Merkez Bankası Algı Anketi"nin ikincisini yayımladı. Anket, Merkez Bankası için bir "erken uyarı sistemi" niteliğinde. "Piyasada 100 kişi mi işlem yapıyor?" diyebilirsiniz. Ancak sayı bu tür anketler için önemli bir büyüklüktür.
Sorulara verilen cevaplar bize Merkez Bankası'nın iletişim politikasının yeterli olmadığını gösteriyor. Enflasyon hedeflemesi uygulayan merkez bankalarının en önemli politika araçlarından birisi, fiyatlama kararlarını verenlere yönelik iletişimdir. Banka böylelikle ani karar değişimlerinin önüne geçmeye çalışır. Dolayısıyla konunun çok dikkatle gözden geçirilmesinde büyük yarar var.
Diğer önemli bir konu da bankanın kredibilitesinde görülen erozyon. Bağımsızlık konusu bile tartışılır olmuş. Ankete katılanlar bu konuda pek olumlu bakış açısına sahip değiller.
Bunlar bir yana, bence en önemlisi Merkez Bankası'nın öngörülebilirliğin ve aldığı kararların güvenilirliğinin azalmaya başlaması. Bir yandan Avrupa'da yaşanan ekonomik kriz, diğer yandan Ortadoğu'daki jeopolitik gelişmeler, havadaki bulutların dağılmasına engel oluyor. Böyle günlerde alınacak kararların daha anlaşılabilir ve tahmin edilebilir olması lazım. Bankanın yol göstericiliğine her zamankinden daha fazla ihtiyaç var. Ekonomiye uzun menzilli ışık olmalı.


Hakan Özyıldız - 04.04.2012
Toplam Ziyaretçi: 338300