Petrol fiyatları ve dışarıdaki diğer riskler
Ocak ayı ödemeler dengesi verileri beklenen gelişmelere işaret etmiyor. Açık ve borç geri ödemeleri bir araya gelince döviz ihtiyacının azalmadığı anlaşılıyor.
Özel sektörün önceki yıllardaki aşırı dış borçlanmasının doğal sonucu olarak şimdi geri ödeme günleri gelince, daha fazla döviz bulmak gerekiyor. Unutmayalım, borçlanma morfine benzer. Eğer kalıcı bir tedavi yöntemi bulunamazsa, bir defa morfin almaya başlayan hasta her geçen gün daha fazlasını ister. Yakınları da daha fazla morfin bulabilmek için büyük uğraşı içine girerler.
Şimdi daha fazla morfin, pardon döviz, bulabilecek şartlar var mı ona bakalım. Bu bağlamda, jeo-politik risklerin ve buna bağlı olarak petrol fiyatlarının yükseldiği günlerde dünyadaki riskleri daha dikkatle değerlendirmekte fayda var.
PETROL VE ONA BAĞLI RİSKLER
En önemli risk petrol fiyatları. Dünyada enerji talebinin çokluğu, arzın yetersizliği bir yapısal sorun olarak karşımızda duruyor. Bu bağlamda son aylarda görülen fiyat artışını yapısal nedenlere bağlamak yeterli olmaz. O zaman sorun spekülatif olabilir mi? Kısmen doğru bir yaklaşım. Ancak bu tür spekülasyonların ortaya çıkmasına neden olan şey Ortadoğu'da yaşanmakta olan siyasi gelişmeler. İsrail her ortamda, ne pahasına olursa olsun İran'ın nükleer silah edinmesinin önüne geçeceğini söylüyor. İran ise bu tür bir girişime çok set cevap vereceğinin sinyallerini veriyor. O zaman gelişmeleri yakından izlemenin yararı var.
İkinci riskli alan ABD. Amerikalılar petroldeki yükselişe hiçbir zaman hazır olmadılar. Bununla beraber son günlerde rakamlar çok da kötü gitmiyor. Ancak son kriz emek piyasasını o kadar derinden etkilemiş ki, bugün sağlanan iyileşme, istenen seviyeden çok uzak. İstihdam rakamları 2000'li yıllardaki düzeyini ancak yakalayabilmiş. Bu da kriz döneminde hayata geçirilen canlandırıcı maliye ve para politakalarının sayesinde. Şimdi maliye politikalarının sonuna geliniyor. Eğer uzatılmazsa ekonomide daraltıcı etkileri olacak. Uzmanlar yeni bir parasal genişlemenin de çok yararlı olamayacağını düşünüyorlar. Kısacası artan petrol, ABD'nin büyüme hızını olumsuz etkiler.
Üçüncü risk Avrupa'daki seçimler. Petrol fiyatlarındaki artışın yanı sıra krizin yaralarını sarmaya çalışan Avrupa'da, önümüzdeki aylarda İspanya'da yerel, Fransa ve Yunanistan'da genel seçimler yapılacak. Seçimler krizin üstesinden gelebilmek için uygulanmakta olan önlemlerin halk tarafından kabul edilebilirliğinin göstergesi olacak. Yüksek işsizlik ve acıtıcı önlemler, seçmenlerin tercihlerinde önemli değişikliklerin olabileceğini gösteriyor. Aşırı uçlardaki partilerin oylarını çoğaltmasından endişe ediliyor. Sonuçlar, bazı önlemlerin uygulanmasına sekte vurabilir.
Diğer risk Çin. Dünyayı etkilemesi bakımından ilk üçüne oranla daha düşük etkisi olacağı kesin. Ancak bir yandan dış ticaret açığındaki artışlar diğer yandan büyüme hızında görülen yavaşlama, Çin'de bazı şeylerin eskisi gibi olmayacağını gösteriyor. ABD, Japonya ve AB ekonomileri yavaşlarken, bu ülkelere ihracat yaparak büyüyen bir ekonomi yavaşlar. Hepimiz biliyoruz ki, Çin dışarıya mal satarak büyüyen bir ülke. Alternatifi iç tüketimi büyütmek. Sanayileşmiş ülkeler de bu yönde baskı yapıyorlar. Ama 1.4 milyar insanı tüketime alıştırmanın sonuçlarını bilen Çinli otoriteler artık zorlanmaya başladı. Eski büyüme hızını yakalayabilmek için ya dünya hızla büyüyecek ya da yeni kararlar alacaklar.
Dünyada sorunların tam olarak çözülemediği, zamana ihtiyaç olduğu bir dönemde petrol ve ona bağlı yeni şokların yaşanmaması lazım. Ama gelişmeler pek öyle görünmüyor. Bu nedenle, FED parasal genişleme işareti vermezse, dışarıdan gelebilecek şoklara karşı uyanık olmakta yarar var.
Hakan Özyıldız - 14.03.2012