Yetki kanunu ve bürokrasideki endişeler
Hükümet yeni bakanlıklar kurmak ve çalışanların durumunda bazı düzenlemeler yapmak amacıyla, TBMM’den altı aylığına yetki aldı. Benzeri çalışmalar çok uzun zamandır Ankara’da hep konuşulur. Devlet Bakanlıklarının sayısının azaltılarak, icracı bakanlıkların örgütlenmesi hakkında sayısız projelerden bahsedilir. Ancak bunlar genellikle yeni hükümetler şekillenirken akla gelen konulardır. Şimdi tam seçimler arifesinde gündeme getirilmesi çok dikkat çekti. Konunun siyasi tarafını bir kenara bırakırsak... Geçmiş tecrübelerimle biliyorum ki, şimdi bürokarasi koridorları dedikodu ve endişelerle dolu. Yeniden örgütleneceği söylenen kurumlarda mesainin büyük çoğunluğu bu konudaki duyumların doğruluğunu araştırmakla geçiyordur. Her gün yeni bir duyum alınıyor, tahminler ve yorumlar yapılıyordur. Şimdiden üzülenler kadar ümitlenenler de çoktur.
NELER KONUŞULUYORDUR?
İlk önce açıklığa kavuşturulması gereken husus, bu değişimlerin teknik nedenleri. Umarım, özellikle ekonomik örgütlenmelerde değişikliğine gidilmesinin teknik bir açıklaması vardır. Bu beklentimin mantığı çok basit bir nedeni var. Ekonomi durağan bir süreç değildir. İnsana bağlı, insan davranışlarının bir bölümünün bileşkesidir. Tüketim kalıpları değiştikçe değişen enflasyon sepeti gibi değişim normaldir. Bu bağlamda ekonomiyle ilgili kurumlar da canlı varlıklardır. Ekonomik altyapı değişince yeniden yapılanırlar. Örneğin, 24 Ocak 1980 kararlarıyla dış ticaretin liberalleşmesi ve büyüme dinamiğinin ihracata dayandırılması seçeneğinden sonra, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı kurulmuştu. Amaç ihracatın teşviği olduğu için yatırım ve ihracat teşvikleriyle ilgili birimler ile para dağıtan Hazine bir araya getirilmişti. Ticaret Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı ile DPT Müsteşarlığı’nın bazı bölümleri bir araya getirilmişti. 2001 Reformlarıyla da bankacılık yapılanması Hazine’den ayrılmış, BDDK kurulmuştu. Şimdi bu yapılar yeniden ele alındığına göre gelecek dönemde yeni bir politika anlayışı mı gündeme gelecek acaba? Buna bağlı olarak hangi kurumlardaki hangi birimlerin yerleri değiştirilecek? Örneğin, Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın bazı birimleri ile Gümrük Müsteşarlığı’na mı bağlanacak? Yine çok soru sorduğumun farkındayım. Soruların arkasında, esas olarak değişimlerin sadece siyasi tercihlerin öne çıkacağı endişesi var.
ÇALIŞANLARIN DURUMU
Endişe yaratan diğer bir konu da Yetki Kanunu’nun sadece kurumlardaki örgütsel değişimlerle ilgili olmaması. Personele yönelik yeni uygulamalar da olacak. Her zaman olduğu gibi, bu tür belirsizlik ortamlarında, çalışanlar da oldukça endişeli. Çünkü birimlerin kurumlar arasında yer değiştirmesinin kendilerini nasıl etkileyeceğini merak ediyorlar. Hazine, DPT, Dış Ticaret gibi uzmanlık kurumlarında çalışanlar yeni örgütlenmelerin özlük haklarını nasıl etkileyeceğini tam olarak bilemiyorlar. Örneğin yurt dışı görevler, lisans üstü eğitim olanakları vb hakları etkilenebilir. Böylesi bir gelişme, yer değiştirme gücü olan birçok uzmanı, başka yerde çalışmaya yönlendireceğini söyleyebiliriz. Bunlar çoğunlukla kurumların en iyileri olacaktır. Devlet kan kaybına uğrayabilir. Yanı sıra, orta ve üst düzey yöneticiler de olası bir riskle karşı karşıyalar. Şu anda çalıştıkları kurumlar yasal olarak kapatılacak. Eğer çıkacak kanun hükmünde kararnamelerle, kurulacak yeni kurumlara otomatik olarak yeniden atamaları yapılmazsa, unvanlarını ve görevlerini kaybedecekler. Umarım bu tür, tasfiye görüntüsü verecek uygulamalar yaşanmaz. Ama endişeler olduğu kesin. Seçim heyecanına kapılıp, olası olumsuz gelişmeleri gözden kaçırmamak gerek. Gelişmeleri dikkatle izlemekte yarar var.
Hakan Özyıldız - 09.04.2011