Ülke kredi notunda yükseliş beklentisi
Macaristan'dan sonra Portekiz'in de ülke kredi notu düşürüldü. Devamı gelecek mi? Bekleyip, görelim. Macaristan'da not düşürülmesinin temel nedeni; hükümetin bütçe açıkları ve kamu borçlarıyla mücadele programının beğenilmemesi. Gerçekten çok ilginç seçenekler var. Örneğin devlet emeklilik fonlarında biriken paraya, daha sonra yerine koymak üzere, el koyuyor. Böylelikle kısa vadede bütçe açığı ve borçlanma sorunu çözülmüş gibi görünüyor. Aslında sorun, daha da büyütülerek öteleniyor. Portekiz'de de kamu açıkları ve borçlarına sürdürülebilir bir çözüm aranıyor. Avrupa'da bu gelişmeler yaşanırken, bizde tam tersi bir beklentinin işaretleri geliyor. Kamu otoriteleri, seçimler öncesi bir ülke notu yükselişi için umutlular.
Aslına bakarsanız aynı grupta olduğumuz Romanya, Bulgaristan gibi ülkelerin kredi notları, sadece AB üyesi oldukları için, bizden daha yüksek. Piyasa karar alıcıları da notun yükselmesi gerektiğine inanıyorlar. Değerlendirmelerine göre; bütçe açığında, kamu borç stokunda, enflasyonda kısa vadede fazla sorun yok. Eğer ülke notu yükselirse, getirileri daha da artmış olacak.
Ancak artış için iki ana konu engelmiş gibi görünüyor: Seçimler ve cari açık.
SEÇİMLERİN ÖNEMİ
Ekonomide sorunların çabuk saptanması ve doğru çözümlerin bulunmasında hükümetlerin tecrübesi ve olaylara bakış açısı en büyük etken. Bu nedenle gelecek yıl yapılacak seçimlerin sonucu, şimdiden heyecanla bekleniyor. Piyasa oyuncuları, partilerin yurtdışında yaşanan kriz sonrası ekonomik problemlere ve Türkiye'ye olası etkilerine yaklaşımını bilmek istiyorlar.
Bu bağlamda Sayın Ali Babacan'ın banka genel müdürleriyle son yaptığı toplantı yararlı oldu. Bankacılar hükümetin düşüncelerini birinci ağızdan öğrenmiş oldular. Cari açığık önemli bir sorun olarak değerlendiriliyor. Ancak, buna rağmen kamu mali disiplini konusundaki isteksiz yaklaşımlar tam olarak
anlaşılamıyor. Seçimler yaklaşıyor dediğinizi duyar gibiyim. İyi de, sorun bu kadar ciddi ve bankalardan tedbir almasları isteniyorsa, neden kamu elini taşın altına sokmuyor? Örneğin bu yıl beklenen oldukça fazla bütçe geliri yaratıldı. Normalde bu gelir fazlasının kamu borçlarının azaltılmasında kullanılması daha akılcı değil mi? Ama görünen o ki, hükümet fazla geliri harcayabilmek için her türlü fırsatı kullanmaya çalışıyor. Tüketimini çoğaltıyor. Bu tür çelişkili davranışlara rağmen, seçim yaklaştıkça kamuoyu yoklamalarından istikrarlı bir hükümet beklentisi çıkarsa ülke notunun yükselebileceği düşünülüyor.
ALINAN TEDBİRLER CARİ AÇIĞI AZALTIR MI?
Siyasi tarafta bu beklentide olan kamu ekonomi otoriteleri, derecelendirme kuruluşlarının en çok önem verdikleri ekonomik konuya, yüksek cari açığa bir çözüm bulmanın gereğine inanıyorlar. Diğer bir deyimle, hali hazırda sorun olan cari açığın, daha da büyümesinin önüne geçmeye çalışıyorlar. Başkan Sayın Durmuş Yılmaz'ın banka genel müdürlerine yaptığı sunumdan anlaşıldığı kadarıyla, Merkez Bankası kredi büyümesi ile cari açık arasında bir ilişkiyi rakamlandırmış. Kredi büyümesindeki her yüzde 5'lik artış, cari açığı 2.1 puan artırıyormuş. Bu bağlamda bankalara, 2011 yılında, kredilerini yüzde 25'ten fazla büyütmemeleri tavsiye edilmiş.
Bunu tavsiye eden kamu otoriteleri maliye politikasında sıkılaştırıcı adımlar atmıyorlar. Yanı sıra döviz alımlarını artırmaya, daha düşük faizle piyasalara likidite vermeye devam ediyorlar. Ayrıca kredi sınırlandırması konusunda elinde birçok enstrüman olan BDDK da olaya çok fazla müdahil olmak istemiyor. Anlaşılan o ki hükümet; "Cari açık bir sorun. Benim önümde seçimler var. Mücadeleyi bankalar yapsın" diyor. Önlemler yeterli olacak mı? Göreceğiz. Ancak kesin olan bir şey var; gelecek yıl bankalar için oldukça zor geçecek.
Hakan Özyıldız - 25.12.2010