Gıda fiyatlarındaki artış faizlere yansıyacak
2010 hedefini tutturan Merkez Bankası son aylarda, işlenmemiş gıda ile enerji fiyatlarını içermeyen çekirdek eflasyonu öne çıkaran bir politika söylemi içinde. Ancak dünyadaki gelişmelere bakınca bu tür bir yaklaşım, gelecekteki fiyat hareketlerini izlemek bakımından pek faydalı olmayacakmış gibi görünüyor.
Petrol ve diğer emptia fiyatları, özellikle Asya’dan kaynaklanan yüksek talep nedeniyle almış başını gidiyor. Petrol tekrar üç haneli fiyatlarda dolaşmaya başladı. Bunun arkasında, yetersiz arz, yüksek yalep kadar, ellerinde fazla likidite biriken spekülatörlerin yatırım yapılacak alan araması da var. Yüksek talep ortamını değerlendirmeye çalışıyorlar.
GIDA SORUNU
Öte yandan gıda fiyatlarındaki gelişmeler, aynı şartları içermekle birlikte, biraz daha farklı.
Biliyorsunuz insan yemeden, içmeden, uyumadan yaşayamaz. Tarihte beslenme güvenliğini sağlamak için bir çok savaş ve göç yaşanmıştır. Bir örnek Türklerin Orta Asya’dan göçüdür.
Son küresel kriz, bir çok şeyin yanı sıra gıdada üretim ve talep dengelerini de önemli oranda etkiledi. Sanayileşmiş Kuzey Ülkeleri, zenginliklerine bağlı olarak uyguladıkları devasa destekleme politikaları ile tarım üretiminde büyük miktarlara ulaştılar. Talep ise, nüfusun gittikçe yaşlanması nedeniyle aynı oranda artmadı.
Buna karşılık az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin yer aldığı Güney Ülkelerinde tam tersi gelişmeler yaşanıyor. Söz konusu ülkelerde nüfus hızla artıyor. Artan nüfusa yetecek kadar yerli üretim olmadığı için ithalat artıyor. Üretim kapasitesi olan ülkelerde ise artan iç talep ve ithalat talebine bir de emptia borsalarındaki spekülatörlerde eklenince, dünya gıda fiyatları yukarı doğru gidiyor.
Özetlenen gelişmeler, dünya gıda fiyatlarını izleyen Birleşmiş Milletler Gıda Örgütü FAO’nun hazırladığı endeksin 2000 yılında 90 olan değerini, Aralık 2010 itibariyle 215’e yükseltmiş. Ayni kuruluşun izlediği diğer bir endeks, yağlı tohumlar endeksi ise belirtilen dönemde, 68 ‘den 263 düzeyine ulaşmış. Uzmanlar mısır, ayçiçeği, soya gibi ürünleri içeren bu endeksin bu kadar hızlı yükselmesinin en belirgin nedeni üretim yetersizliği olduğu söylüyorlar.
OECD ve FAO’nun beraber hazırladığı 2010-2019 yıllarına yönelik bir çalışmada, önümüzdeki 10 yılda gıda fiyatları trendinin yukarıya doğru belirtiliyor. Özellikle hububat, sebze, şeker, et ve süt ürünleri fiyatlarında önemli yükselişler görülebileceği öngörülüyor. Rapor gıda fiyatı artışlarının harcama bileşimlerini değiştirebileceğini; insanların gelirlerinde artış olmazsa, gıda dışı tüketime daha az para ayrılacağını belirtiyor.
FAİZLER YÜKSELİYOR
Ancak azalan harcamalar bile, gıda fiyatlarındaki yükselme beklentilerini ve dolayısıyla enflasyonda artış eğilimini değiştirmiyor. Bu hareketin farkında olan merkez bankaları faizleri yavaş yavaş yukarı çekmeye başladılar bile. Yükselen faizlerin daha fazla sıcak parayı çekeceğini gözönüne alan yetkililer, para politikası dışı araçlarla önlem almaya çalışıyorlar. En son örnek, Şili’nin sıcak para kararları.
Avrupa’da kamu borç stokunda artan riskler ve yarattığı beklentiler faizleri etkilemeye devam ediyor.Yanı sıra gelişen piyasalardaki gıda ve petrol fiyatları baskıları sonucu artan enflasyon nedeniyle faizler yükselme eğiliminde.
Biz yeteri kadar gıda üretiyoruz, artan fiyatlar bizi etkilemez diyen var mı bilmiyorum. Belki enflasyon açısından doğru olabilir. Ancak sermaye hareketlerinin bu kadar serbest olduğu bir dünyada, yükselen faizlerden etkilenmeyecini düşünmek abesle iştigaldir.
Dünyada böylesine geniş etkisi olan bir gelişme, çok kısa vadede olmasa bile, dönüp dolaşıp bizi de etkileyecektir. Hazırlıklı olmanın faydası var.
Hakan Özyıldız - 08.01.2011