'Cumhuriyet tarihinin en geniş kapsamlı affı' siyasi mi ekonomik mi?

Başlıktaki tanım Yeni Şafak Gazetesi'nden alıntı. Bununla beraber yetkililer açıklamalarında tasarlanan bir af olmadığını iddia ediyorlar.
AF MI YENİDEN YAPILANDIRMA MI?
Acaba ne kadar doğru? Sözlükte af, bir suçun kısmen veya tamamen bağışlanması olarak tanımlanıyor. Peki devlete olan borçları ödememek suç değil mi? Eğer suç değilse, o zaman neden bu alacaklara cezai faiz uygulandı? Diğer taraftan "Efendim anaparaya dokunmuyoruz, faizleri yeniden yapılandırıyoruz" demekle borcun önemli bir bölümü silinerek bağışlanmıyor mu? Olaya af denilmemesinin nedeni daha önce, bir daha af uygulanması yapılmayacağına yönelik verilen söz.
Taman bizde tanımlamada ortaklık adına buna af değil de yeniden yapılandırma diyelim.
Peki bu kadar geniş bir yeniden yapılandırmaya gerek var mı? Bu güne kadar yapılan açıklamalarda, kapsamın genişliğini açıklamak için küresel krizin şirketleri ve vatandaşları olumsuz etkilediği söylemi öne çıkarılıyor. Doğrudur. Kriz ortalığı kasıp kavurmuşsa o zaman tüm kamu alacaklarını yeniden yapılandırmak doğru bir yaklaşımdır. Sosyal devlet bu kesimlere bir şekilde yardım etmek, krizin yararlarını sarmak zorundadır.
İyi de, krizden herkes aynı oranda mı etkilendi? Krizi fırsata çevirenler olmadı mı? Bu ayrımları yapabilmesi için, devletin krizden kimin ne kadar etkilendiğini bilmesi gerekiyor. Ne yazık ki, kayıtdışılığın bu kadar yaygın olduğu bir ekonomide, mikro detayda kriz tahlili yapabilmek mümkün değil. O zaman eşitlik yaklaşımıyla konuyu ele alıp, her şirketi ve vatandaşı kapsama almak daha kolay.
Bu durumda toplumdaki adalet duygusu ne olacak? Vergisini zamanında, hatta arkadaşından, bankadan borç alarak ödeyen şirket ve vatandaşın hakkı ne olacak?
POPÜLİST BİR YAKLAŞIM
Zamanlaması açısından bakıldığında bu yeniden yapılandırmanın nedeni ekonomik olamaz. Eğer öyle olsaydı 2009 yılı sonunda yapmak daha doğru olurdu.
Tasarı, en basit yaklaşımla, sadece krizden etkilenenleri kapsamadığı için ekonomik değil siyasi bir tercihtir. Yaklaşan genel seçimlere, sonrasındaki yeni Anayasa çalışmalarına ve 2012 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimine hazırlık amacını taşımaktadır. Özetle popülisttir. Ancak, popülizmin dozu öylesine kaçmaya başladı ki, bu ülkede devlete olan yükümlülükleri yerine getirmemek artık sıradan bir davranış olarak algılandığı için, muhalefet bile yarışı hızlandırma gayretinde.
İktidarın önerisi tüm kamu alacaklarını kapsadığı için, bazı muhalefet sözcüleri banka alacaklarının da kapsama alınmasını öneriyorlar. Kısmen haklılar da. Eğer kriz bu kadar derin yaralar açtıysa; TOBB, organize sanayi bölgeleri, özelleştirilmiş elektrik dağıtım şirketleri gibi özel kuruluşlar bile alacaklarının yeniden yapılandırılmasına razı oldularsa; bankalar niye aynı şeyi yapmasınlar? Hadi popülizm yarışını daha da büyütelim. Af kapsamına KOBİ kredileri ve tüketici kredileri ile kredi kartı alacakları da alınsın.
Olayı abarttığımın farkındayım. Kendimce ironi yapmaya çalışıyorum.
AFTAN SAĞLANAN KAYNAKLARLA KAMU BORÇLARI AZALTILSIN
Yine de bu işin ekonomik amaçlı olduğu konusunda toplumu ikna etmek mümkün.
Hazine 2011 yılında ne kadar borçlanacağını geçenlerde açıkladı. Yayımlanan Finansman Programı'na göre, bir yılda yaklaşık 22 milyar lira yeni borç alacak. Devletin borç stoku gelecek yıl sonunda 465 milyar lira kadar olacak.
Tasarlanan yeniden yapılandırmadan ne kadar taze kaynak geleceği resmen açıklanmadı. Tahminler 50 milyar lira civarında. Bu ek kaynak eğer kamu borcunun azaltılması için kullanılırsa, gelecek için büyük bir yatırım olur.
Ama parayı bulmuşken, seçim harcamaları patlatılırsa. Hem mali disiplin bir kez daha bozulmuş, hem de cari açık ve kamu borçları biraz daha artmış olacak.
O zaman affın amacının ekonomik nedenler olmadığı anlaşılacak.


Hakan Özyıldız - 20.11.2010
Toplam Ziyaretçi: 15456