2011 Bütçesi ve samimiyet ilkesi

Bütçe hükümetler için en önemli politik belgedir. Toplumun vergi verebilecek kesimlerinden toplanan kaynakların, ülkenin genel çıkarına uygun amaçlar için, hangi yöntemlerle harcanacağını bu döküman gösterir. Demokratik devlet geleneği yerleşmiş olan ülkelerde bütçenin hazırlanması, parlamentoda görüşülmesi, onaylanması ve denetlenmesi belli ilkelere dayanılarak yapılır. Ülke deneyimlerini de dikkate alarak oluşturulan bütçe ilkeleri uzun yılların birikimleri sonucunda hayat bulmuştur. Kamu maliyesi uzmanları en çok birlik, şeffaflık ve samimiyet ilkelerine önem verirler. Birlik ilkesi; tüm gelir ve giderlerin tek bir bütçede gösterilmesini; açıklık (şeffaflık) ilkesi bütçede yer alan tüm gelir ve gider kalemlerine ait tüm bilgilerin bütçede yer almasını esas alır.

SAMİMİ BÜTÇE
Bütçenin hazırlanması aşamasında öne çıkan ilke samimiyet ilkesidir. Samimiyetten kasıt, hazırlıklar sırasında kullanılan büyüme, enflasyon, kur gibi makro varsayımların yanı sıra kurumlar bazında yapılan tahminlerde çok iyimser ve/veya çok kötümser olmamaktır. Diğer bir deyimle, gelir tahminleri yapılırken tutuculuk yaparak beklenenden daha az vergi toplanacağını tahmin etmek kadar; gereğinden yüksek faiz varsayımı yaparak, gereğinden fazla faiz ödeneği koymak samimiyet ilkesine pek uygun değildir. Gelirler konusunda, özellikle vergi gelirleri için tahmin yapmak bir zorunluktur. Hele bir de bizim gibi vergilerin daha çok ekonominin performansına bağlı vergilerden oluştuğu ekonomilerde, doğru büyüme ve enflasyon tahmini yapmak can alıcı öneme sahiptir. Yanı sıra, ilgili uzmanların mikro düzeyde yaptıkları hesaplamalarda da tutucu olmamaları, olabildiğince doğru tahminler yapmaları gerekir.

ÖRNEKLER
İki örnek vermek gerekirse; İlk örnek, 2010 bütçesinin gelir tahminlerinde ortaya çıkıyor. Açıklanan rakamlara göre bu yıl tahminlerden 16 milyar lira fazla bütçe geliri olacak. Artış yüzde 7’ye yakın. Aynı şekilde harcama tarafında da faiz ödenmelerinde olumlu bir gelişme var. Bu yıl yapılacak faiz harcaması yıl başında tahmin edilenden 7.3 milyar lira az olacak. Toplamda 23.3 milyar liralık iyileşme var. Sayın Mehmet Şimşek’in açıklamalarından anlaşıldığı kadarıyla, fazla gelirlerin tamamı harcanacak. Yatırımlar yaklaşık 10 milyar lira ile olumlu gelişmeden en çok yararlanan kalem olacak. Daha ne olsun, ne güzel bak işte yatırımlar artıyor, ekonomi büyüyor ve istihdam çoğalıyor denebilir. Ancak, burada ikinci örnek ortaya çıkıyor. 2011 bütçesine bakınca, gelecek yıl aynı yatırımların 7 milyar kadar azaltılması öngörülmüş. Genel seçimlerin olduğu yıl yatırımlarda azalma beklemek, geçmiş deneyimleri göz önüne alınca biraz zor görünüyor. Bu durumda, “Acaba bütçeye, açığı büyütmemek için düşük yatırım ödeneği mi konuldu?” sorusu akla gelebilir. Böyle bir sorunun akla gelmesinin temel nedeni, 2010 ve daha önceki yıllarda Yüce Meclis’ten alınan yetkinin üstünde harcama yapılması. Yanı sıra, Bütçe Kanunu’nun 28. Maddesi özelleştirme gelirlerinin bütçeye gelir kaydedilmesine izin veriyor. Özelleştirme gelirleri de bir tahmindir. Orta Vadeli Plana göre gelecek yıl 12-13 milyar liralık özelleştirme geliri olacak. Peki, bu geliri esas alarak hazırlanan harcama tutarı, özelleştirmeden beklenen performans gerçekleşemezse azaltılacak mı? Bütçe Kanunu taslağında böyle bir hüküm yok. TBMM’den onay almadan yapılan ödenek üstü harcamaya göz yuman bir anlayıştan bunu beklemek de çok doğru değil. Nasıl olsa, küresel krizin diğer ülkelerin kamu mali sistemlerinde yarattığı hasarları görenler, kısa vadede çok fazla olumsuz sonuç yaratmayan bu tür olayları çok fazla önemsemiyorlar. Seçimlere kadar yola devam.


Hakan Özyıldız - 20.10.2010
Toplam Ziyaretçi: 15456