2011 bütçesi dikkatle izlenmeli
Maliye Bakanlığı'nın 2011 Yılı Bütçesi ve DPT'nin Genel Ekonomik Hedefler ve Yatırımlar Raporu önemli veriler içeriyor.
Bu dökümanlara Orta Vadeli Programı (OVP) da katarak yapılan değerlendirmelerde önümüzdeki yıl ve sonrasına yönelik ilgi çekici ipuçları göze çarpıyor.
İlk göze çarpan gelişme, kamu kesimi borçlanma gereğinde (KKBG) önden yüklemeli gelen iyileşme. KKBG'nin bu yıl GSYH'nin yüzde 3.4'ü kadar olması beklenirken, gelecek yıl bu oran yüzde 2'ye düşecek. Ancak sonraki yıllarda hedeflenen iyileşme bu kadar büyük değil. Makro dengeler açısından, seçim yılında bu kadar büyük mali uyum çok iddialı bir hedef.
Kamu dengesinin en büyük kalemi 2011 Bütçesi'ne bu açıdan bakınca aşağıdaki değerlendirmeleri yapmak mümkün...
GELİRLER
Kamu dengelerinde gelirler ilk olarak ekonomideki büyüme ve enflasyondaki artıştan besleniyor. Ekonomi büyüdükçe, enflasyon arttıkça, dolaylı vergiler de artıyor.
Yanı sıra ithalattan alınan KDV de büyüyor. Sanırım değerlenen TL'den enflasyona olumlu etkisi nedeniyle TC Merkez Bankası, bu nedenle artan ithalattan da Maliye Bakanlığı memnun.
Kamu gelirlerinde dikkat çeken ikinci artış özelleştirme gelirlerinde. 2011 yılı için konulan 13.7 milyar liralık gelir hedefi, son yıllardaki en yüksek hedeflerden biri. Elektrik dağıtım ve üretim özelleştirmelerine bu yıl otoyol ve köprülerin özelleştirilmesi de eklenecekmiş.
Özelleştirme ihalelerinin yapılması mümkün olabilir. Ancak, işlemlerin tamamlanıp, paranın Hazine kasasına girmesi o kadar kolay olmayabilir. Örneğin bu yıl özelleştirmede gelir hedefi 10.4 milyar lira iken, gerçekleşme tahmini 3.9 milyar lira olarak revize edilmiş. Önümüzdeki yıl da hedeften bu kadar sapma olursa, Hazine borçlanması artabilir.
Konu açılmışken bir konuya da değinmekte yarar var. İlke olarak özelleştirmeye karşı değilim. Ancak, sadece daha fazla gelir elde etmek için yapılan, kamu işletmeciliğini kökten yanlış gören, özelleştirme yaklaşımı yanlıştır. Ayrıca, bu tür bir anlayış vergi gelirlerinde kalıcı yapısal reformları geciktirmektedir. Düşünmek lazım; ileride özelleştirecek bir şey kalmayınca ne olacak?
HARCAMALAR
Yayımlanan dokümanlardan anlaşıldığı kadarıyla, sıcak paranın yarattığı yapay cennet ortamında düşen faizlerle sağlanan tasarruflar, borç ödemek yerine, transfer harcamalarında kullanılacak. Seçim dönemi olması nedeniyle bu yaklaşım bir yere kadar anlaşılabilir.
Ancak, unutulmaması gereken bir gerçek var. Topluma verilen her kaynak insanlarda alışkanlık yaratmaktadır. Yeşil Kart bunun en güzel örneklerinden biridir. Önce acil olaylarda kullanılmak üzere düzenlenen bu sosyal yardım aracı, şimdi diş tedavilerini de kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Gelecek seçimlerde plastik cerrahinin dahil edilmeyeceğinden kim emin olabilir? Halk isterse neden olmasın? Bu bağlamda cari transferlerde 2011 yılında görülen artışları daha yakından incelemek lazım.
Aynı tür eğilim personel harcamalarında da görülüyor. Önümüzdeki yıl yüzde 16.3 lük yıllık artış öngörülmüş. Son yıllardaki artışlardan daha büyük olan bu oran, iki şekilde açıklanabilir. Birincisi seçim yılı nedeniyle kamu çalışanlarına enflasyondan fazla maaş artışı verilecektir. O zaman TC Merkez Bankası'nın enflasyon hedefi nasıl etkilenecek acaba?
İkinci neden kamuya seçim yılında oldukça fazla eleman alınacaktır. Yüksek değişimin bir nedeni de bu olabilir. Yukarıda da değindiğim gibi. Bazı kamu harcamalarını bir defa yükseltiğinizde düşürmeniz çok zordur. Yunanistan bu sorunu yaşıyor. Zamanında aşırı yüksek maaş ödemesi yapılan memurların gelirleri şimdi azaltılamıyor.
Bu bağlamda gittikçe büyüyen cari açık ortamında, bütçedeki gelişmelerin, her zamankinden daha fazla özenle takip edilmesinde büyük yarar var.
Hakan Özyıldız - 27.10.2010