Vergisini peşin ödeyenlere ödül ve Sayıştay'ın geleceği
Devlete olan borçlar için af hazırlığı hızlandı. Vergiden elektriğe kadar aklınıza ne kadar kamu alacağı geliyorsa, çıkarılacak bir kanunla silinecek ve/veya yeniden yapılandırılacakmış.
Seçimlerin yaklaştığı bugünlerde hem ekonomide hem siyasette çok değişik, sürpriz gelişmeler yaşanması normal. Yaklaşan seçimleri sıradan bir milletvekili seçimi olarak görmemek lazım. 2011'de milletvekilliği, 2012'de Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacak. 2013 yılında da belediye seçimleri var. Anlayacağınız önümüzdeki dönemde "seçimler geçidi" yaşayacağız.
POPÜLİZM
Ayrıca hükümet genel seçimlerden sonra TC Anayasası'nı tamamen değiştirmeyi düşünüyor. Bu düşünce, bazı çevrelerde başkanlık sistemi, bazılarında da "özerklik, anadilde eğitim, anayasal vatandaşlık" vb. kavramların Anayasa'da yer alması beklentisi yaratıyor.
Anlaşılan o ki; böylesine kapsamlı siyasi değişikliklerin tartışıldığı, ortamda, vatandaşların devletle olan ekonomik ilişkilerinde sıkıntı olması istenmiyor. Tam anlamıyla bir popülizm uygulanıyor. Bu tür uygulamalar için her zaman aynı neden gösterilir: Yaşanan ekonomik sorunlar. Son olayda suçlu küresel kriz. Siyasi söylemlerde krizin teğet geçtiği öne sürülürken, kamu alacakları gündeme gelince kriz etkili oluverdi.
Geçmiş deneyimler gösteriyor. Bu tür aflar, kısa vadede Hazine kasasına para getirir. Seçim yılında beklenenden daha çok gelir toplamak, daha fazla harcama yapmaya olanak verdiği için siyasilerin işine yarar. Ancak, bu yıl vergi verenler, kamuya olan borçlarını azaltanlar gelecek yıllarda kamuya olan ödemelerini ötelerlerse ne olacak? Seçimler geçidi ortamında bu tür beklentiler nasıl değiştirilecek?
EŞİTLİK GEREĞİ MEMURLARA, İŞÇİLERE, EMEKLİLERE DE ÖDÜL VERİLMELİ
İşin bir de hukuksal yanı var. Bu tür aflar Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırılıklar içeriyor. Vergisini zamanında ödeyenler cezalandırılıyor. Borç alıp vergisini zamanında ödeyenlere çok büyük büyük haksızlık yapılıyor.
Ancak medyaya yansıyan haberler doğru ise, vergisini ödeyenlere bir teşvik veya ödül verilmesi konusunda çalışma yapılıyormuş.
Umarım bu çalışma sadece beyanname veren mükellefleri kapsamıyordur. Hatırlatmak isterim; milyonlarca emekli, memur, işçi, kısacası vergisi kaynağında kesilen insan da krizden etkilendi.
Hadi işini kaybedenleri bir kenara koyalım. Onların yaşadıkları sıkıntıları şimdilik unutalım. Ama maaş ve ücretleri kriz nedeniyle artmadığı için kredi kartları ve diğer bireysel kredilerle yaşamlarını sürdürebildiklerini biliyoruz.
Maliye Bakanlığı onların yaşadığı sıkınıtıları da görmeli. Ya bundan sonra onların da beyanname ile vergilendirmeleri sağlanmalı ya da onlar için de bir teşvik düşünülmeli. Örneğin yapılacak tahsilatların bir kısmı emekli maaşlarının yükseltilmesinde kullanılmalı.
Anayasa'daki eşitlik ilkesi gereği bu tür uygulamaları dikkatle incelemek lazım.
SAYIŞTAY YERİNE TÜRMOB
TBMM Genel Kurulu'nda görüşülen yasa teklifi kabul edilirse, Sayıştay'ın Meclis adına yaptığı denetim, artık sadece hangi işlemin hangi hesaba kaydedileceğine indirgeniyor.
Sayıştay bu tür uygunluk denetiminin yanı sıra yerindelik denetimi de yapması gereken bir anayasal kurum. İncelemelerini Meclis adına yapıyor. Bu bağlamda demokratik bir kurum.
Yeni sistemle kurum, serbest mali müşavirlerin şirketler için yaptığı uygunluk denetiminin benzerini, TBMM adına kamuda yapmaya zorlanıyor.
Görünen o ki, Sayıştay'ın yerindelik denetimi; yapılan harcamaların kamu yararına uygun olarak yapılıp yapılmadığını denetlemesi istenmiyor.
Bu demokrasiden uzaklaşma anlamına gelir. Amaç bu ise, o zaman Sayıştay kapatılsın. Denetim işini de TÜRMOB üyeleri yapsınlar. Böylelikle kamuda denetim işi de özelleştirilmiş olur.
Hakan Özyıldız - 03.11.2010