Merkez Bankası’nın faiz kararı ve rezervler

Enflasyon hedeflemesi uygulayan merkez bankalarının en önemli araçlarından birisi iletişim politikasıdır. Aynı açıklamayla, piyasa oyuncularının yanı sıra siyasetçi ve kamuoyunu ikna etmek gerekiyor. Hedeflenen kesimler ekonomik davranışları etkilenemezse, merkez bankası faizleri değişse bile direnirler, beklentilerini değiştirmezler.

FAİZ KARARI AÇIKLAMASI
Bu açıdan bakınca, son açıklanan faiz kararının pek iyi anlaşılmadığı görülüyor.
Bazı ekonomistler açıklamanın faiz indirimi anlamına geldiğini düşünüyor. Bir bölümü ise tam tersine, Merkez Bankası’nın Nisan 2010 tarihinde açıkladığı çıkış stratejisine uygun bir adım attığını ileri sürüyor.
Aradaki fark şu; eğer ikinci doğru ise, TC Merkez Bankası küresel kriz süresince piyasalara verdiği likiditeyi, uygun bir zaman aralığında, piyasadan çekmeye hazırlandığının mesajını veriyor. Dünkü uygulamalara bakınca, şimdilik böyle bir durum yok.
Konunun uzmanlarının kafası karıştığına göre, fiyatlama kararlarını verenlerin; iş adamının, esnafın, tüccarın halini düşünsenize. Ne oldu şimdi faizler düşmüş mü oldu? Yoksa, krizden çıkış stratejisi doğrultusunda piyasadaki fazla likiditeyi çekmeye başlayınca, faizler yükselecek mi? Para ne zaman, nasıl çekilmeye başlanacak?
Bu zamanlama önemli. Öyle bir dönem seçilmeli ki, kamuoyunda Merkez Bankası’nın bağımsızlığı konusunda bir şüphe oluşmamalı. Ne de olsa seçimler yaklaşıyor, siyasetçilerin ekonomik konulara bakışı her geçen gün değişiyor.
Bağımsızlık konusunda küçük bir öneri,
Banka’nın Mali Kural’ın uygulanmamasının sonuçları hakkındaki görüşlerini daha açık bir biçimde kamuoyu ile paylaşmasında büyük fayda var.

YENİ SICAK PARA GİRİŞİNE HAZIRLANALIM
Kafa karışıklıklarının artmasının bir nedeni de uluslararası rezervlerin 100 milyar dolara çıkarılması konusundaki beklentiydi.
Serbest dalgalı kur politikasının izlendiği bir ortamda neden yüksek rezerv tutulur. sorgulamak gerek. Çünkü merkez bankaları yabancı parayı ya borçlanarak ya da yerel para ödeyerek satın alırlar. Sonra, eğer gerekiyorsa, döviz satın almak için piyasaya verdikleri yerel parayı geri çekmek için faiz öderler. Yani neresinden bakarsanız bakın, rezerv biriktirmek ucuz bir şey değil.
Ancak, kısa vadeli döviz borcunuz çoksa ve ithalatınız her geçen gün artıyorsa, finansal sisteminizde mutlaka birkaç ay yetecek kadar döviz bulundurmak zorundasınız. Sorun tutulacak rezerv miktarının ne kadar olacağı konusunda.
Burada dikkat edilmesi gereken diğer bir konu da kendi ülkesinde yeteri kadar getiri elde edemeyen paranın,yükselen piyasa ekonomilerine yönelişi. Bazı ekonomistlere göre ABD Merkez Bankası FED piyasalara yeniden döviz yağdırmaya devam edecekmiş. Ekonomide toparlanma çok yavaş ilerlediği için, FED piyasalara bir trilyon dolar civarında ek para verecekmiş. Haber kesin değil, bir yabancı ekonomistin tahmini.
Böylesi bir gelişme durumunda TC Merkez Bankası’nın işi çok daha zorlaşacak. Daha da değerli hale gelecek olan kur nedeniyle ihracatçıların şikâyetleri artacak.
Bu kadar çok para akımına, daha fazla rezerv biriktirerek çare bulunması mümkün değil. Bu köşede defalarca yazdım. Eğer değerli yerli para konusuna kalıcı çözüm bulunmak isteniyorsa biraz daha gerçekçi yaklaşımlar sergilemek gerekiyor.
Kur politikası seçeneklerinde Merkez Bankası rolü sınırlı. Merkez Bankası’nın kendi görevini, enflasyon hedeflemesini, gereğince yapması kur politikalarına yeteri kadar yardımcı olacaktır.Ekonomi politikaları hakkında önerileri olanların, konuya geniş bir açıyla yaklaşmalarının büyük yararı var. Herkes kendi zaviyesinden bakınca çözüm bulmak daha da zorlaşıyor.


Hakan Özyıldız - 18.09.2010
Toplam Ziyaretçi: 15456