‘Simonlar’ ve yurtdışındaki paralar
Hanfi Avcı’nın gündem yaratan kitabını (Haliçte Yaşayan Simonlar, Dün Devlet Bugün Cemaat) ilgiyle okudum. Bana göre kitabın ana teması olan, devlet içindeki örgütlenmeler konusunda şu kadarını belirtmeden geçemeyeceğim: Bir ülkenin kurumsal yapılanmasını tamamlamamış devlet yapısı, gelecek açısından büyük sorunların habercisidir. Hele bir de kurumlarda; müdürden, genel müdürden, müsteşardan emir almayan, onun yerine hücre yapılanmalarına benzer bir yapılanma varsa o devletin vay haline. “Devlet içinde devlet” türü yapılanmaların amacı, hiçbir zaman, ülke yararına olmamıştır.
DIŞARIDAKİ PARALAR
Gelelim kitabın ekonomik açıdan dikkat çeken bir bölümüne. Avcı, kitabının 257. sahifesinde, Uzan operasyonunu anlatırken, İsviçreli bir yetkiliye yapılan konuşmayı aktarıyor: “İsviçreli yetkili bir ara (Telsim’in lisans sözleşmesi için Hazine’ye 500 milyon TL yatırmaları gerektiği bir zamanda) Uzanların İsviçre USB Bank’taki kendi paralarını teminat göstererek yaklaşık 450 milyon dolarlık kredi aldıklarını söyledi. Yani İsviçre bankalarında aslında 500 milyon dolar paralarının olduğunu, bu parayı Türkiye’ye doğrudan getirmeyip bunu teminat göstererek bankadan düşük faizle aynı miktarda kredi aldıklarını, aslında birçok Türk firmasının bu yolu kullandığını, hiçbir yabancı firma ve bankanın Türk firmalarına kolay kolay yüz milyon dolarlık krediler vermediğini, “İsviçre’de kredi bulduk diyenlerin çoğunun kendi paralarını teminat göstererek kredi aldıklarını ve sonra da Kredi ödüyoruz” diyerek paralarını yurtdışına çıkardıklarını, böylece hem vergi vermediklerini hem yurtdışına para çıkardıklarını hem de yurtdışında kredi almış olmanın itibarına sahip olduklarını söylüyordu. Üstelik paraları varken yabancı bankalara anlamsızca faiz ödüyorlardı. Bu çok üzücü ve beni derinden yaralayan bir durumdu; kamuyu ve Hazine’yi zarara uğratmak için bulunan yol ve yöntemlerde sınır tanınmıyordu.” Bu gerçek aslında herkes tarafından çok iyi biliniyor, ama kalıcı çözüm arayan yok. Türklerin yurtdışında paraları olduğu uzun zamandan beri konuşulur. Bir süre önce, finans kesiminin karar alıcılarından birisi, Türklerin yurdışında 60 milyar dolar civarında parası olduğunu söylemişti. Bazı köşe yazarları bu miktarın daha fazla olduğunu iddia etmişlerdi.
BİR ÜLKENİN VATANDAŞI NEDEN YURTDIŞINDA PARA TUTAR?
Öncelikle bunun sosyoekonomik bir kültür olduğunu belirtmekte yarar var. Bununla beraber, bu topraklarda kazanılan paranın dışarıda tutulmasının 1989 öncesindeki ekonomik nedeni, sıkı kambiyo rejimi ve döviz kıtlığıyla açıklanabilir. Ancak dış ticaretin ve sermaye hareketlerinin serbestleşmesiyle, olayın açıklaması yıllar itibarıyla artan dış ticaretin finansmanına kolaylık sağlamak olabilir. Yine de para transferinin bu kadar hızlandığı ve Türk finans sisteminin bu kadar değiştiği ve geliştiği bir dönemde, dışarıdaki faizlerin yerlerde süründüğü bugünlerde, yukarıdaki argüman konuyu açıklamaya yetmiyor. Geçmiş yıllarda yaşanan “Varlık Vergisi Sendromu” diğer bir neden olabilir. Siyasetçilerin siyasi nedenlerle şirketlerin üzerine gitmesi ayrıca değerlendirilmeli. Ancak nereden bakarsanız bakın, kayıtdışılığın çok yaygın olduğu bir ekonomide keyfi davranışlardan kaçınılamaz. Keyfilik sadece siyasiler için değil çoğu zaman bürokratlar için de geçerlidir. Kayıtdışılık kuralların, ilkelerin yerine ilişkileri esas alan bir anlayışı öne çıkarır. Böylesi bir yapılanmayı benimseyen kurumlarda bu tür olaylar kaçınılmazdır. Kayıtdışılığın en aza indirildiği ortamda, ilişkiler değil kurallar öne geçecek, rekabet artacak, yatırım ortamı ve ekonomi daha rahatlayacaktır. Bu bağlamda son aylarda geri dönen yurtdışındaki paraların ekonomiye, TL’ye dönüştürülerek kalıcı olarak kazanılmasını sağlamak gerekiyor. Böylelikle cari açık sorunu önemli ölçülerde çözülecektir.
Hakan Özyıldız - 25.09.2010