Kur tartışması üzerine
Ekonomi dışarıdan çok karmaşıkmış gibi görünür. Dünya ile bütünleştikçe, para ve sermaye piyasaları geliştikçe, karmaşıklığın arttığı doğrudur. En azından artık ekonomik sınırların varlığı tartışmalı hale gelmiştir. Para ve sermaye hareketleri için sınır ötesi işlemler o kadar hızlandı ve çoğaldı ki, gelişmleri izlemek için birçok yeteneği bir araya getirmek gerekiyor. Bilgisayar kullanabilmek, bir kaç yabancı dil bilmek bunların başında geliyor.
Ancak, makro ekonomiye geldiğinizde konu biraz daha basitleşiyor. Bilgi ve tecrübe birikiminiz çözümlere yaklaşım biçiminizi belirliyor. Eğer birikimleriniz, olaylara geniş bakmaya yetmiyorsa, söylemlerinizin çoğu havada kalmaya mahkûmdur.
BİR BASİT FORMÜL
İsterseniz temel bir ekonomik eşitliği örnek alarak ne demek istediğimi biraz açayım.
Çok bilinen bir eşitliktir:
Özel Sektörün Finansal Dengesi + Kamu Mali Dengesi – Cari Denge = 0
Kısa bir hatırlatma yapayım. Hanehalkının ve şirketlerin tasarrufları ile kamu tasarruflarının toplamı, ülkenin cari açığına eşittir.
Günlük dile tercümesi şöyle; Ülkede insanlar ve şirketler yeteri kadar tasarruf yapmıyor, üstüne üstlük devlette açık veriyorsa dışarıdan döviz borçlanmak zorunda kalırsınız.
DÜNYADAKİ DURUM
Başta ABD olmak üzere, kriz sonrasında batan özel sektör şirketlerinin tüm yükümlülükleri devletçe üstlenildi. Bu nedenle kamu açıkları inanilmaz boyutlara ulaştı. Şimdi herkes bu açıkların nasıl kapanacağını tartışıyor.
Şirketlerin tasarruflarını arttırabilmeleri için önce karlı olmaları gerekiyor. Hanehalkının da iş bulması, gelirlerini büyütmesi lazım. Ancak ekonomilerin büyüme düzeyi bu tür gelişmelere pek izin vermiyor.
O zaman formülün üçüncü değişkeni, cari dengenin düzelmesi gerekiyor. Cari dengenin düzelmesi için daha çok ihracat, döviz geliri elde etmek lazım.
Bu nedenle gelecekte dünyadaki ekonomik gelişmeleri dış ticaret savaşları belirleyecek. ABD, öncelikle Çin’e, daha sonra Almanya ve Japonya’ya gönderdiği mesajlarda krizden çıkabilmek için ithalatlarını attırmaları gerektiği mesajını sıkça veriyor. Doların değerini sürekli düşürmeye gayretinin yanı sıra Çin’in düşük değerli yerli para politikasını eleştirmeye devam ediyor. Hatta bu konuda bazı yaptırım kararları almaya hazırlanıyor.
Kur savaşları çoktan başladı. Merkez bankalarının son operasyonları, fiyat istikararından çok kur dengesini esas alıyor. Brezilya şikâyet ediyor. Biliyorlar ki sadece kur değişimiyle dış ticaret açıkları kapanmaz.
BÜTÇEDE ÖDENEK ÜSTÜ HARCAMALAR VE AÇIK BÜYÜYOR
Cari açık bizde de sorun. Kaynağının değerli yerli para olup olmadığı tartışma konusu.
Yukarıdaki formülden yola çıkarsak, açığın nedeni kamu açığı ile şirketler ve hanehalkının yatırım ve tüketim eğilimi.
Seçim ortamına girildiği için kamu açığı daha da büyüyecek.
Seçimler olmasa bile açık rakamlarında sorun var. Önceki yıllarda da olduğu gibi, 2009 yılı bütçesinde 9,8 milyar TL ödenek üstü harcama yapılmış. Rakamın daha iyi anlaşılabilemesi için, o yıl bütçe açığının 52 milyar TL olduğunu hatırlatayım.
Yanı sıra, döner sermayelerin kamu kurumlarından alacakları 4 milyar TL’yi aşmış. Bu alacaklar da kayda alınırsa açık artacak.
Şirketlerin yatırım için borçlandıklarını varsayarak, hanehalkının aşırı borçlanmasına biraz daha dikkatle bakmak gerekiyor. Eğer bu eğilim devam eder, tüketici kredileri, kredi kartlarındaki borçluluk bu hızla artarsa, cari açık daha da büyüyecek.
TC Merkez Bankası, bir aşamadan sonra sadece kurla oynayarak cari açığı kapatmanın zor olacağının farkında.
Siyasilerin söylemlerine bakılırsa, kalıcı çözüm umudu seçimlerin sonrasına kaldı.
Hakan Özyıldız - 29.09.2010