Dağıtım özelleştirmeleri ve tüketicinin korunması
Elektrik dağıtım bölgeleri özelleştirmeleri hızla tamamlanıyor. Sanırım ihaleler bitince, Özelleştirme İdaresi çalışanları başarılı bir özelleştirme yaptıkları için,
Ankara’nın kavurucu sıcağına rağmen, geceyi rahat geçirmişlerdir. Hazine yöneticileri de, 5.7 milyar dolarlık özelleştirme bedelinin ne kadarının borç finansmanı için
kullanılacağını, paranın ne zaman kasalarına gireceğini anlamaya çalışıyorlardır.
Onlar da mutlu olsalar gerek. Siyasetçiler, seçim döneminde vergi toplamak
yerine başka bir tür gelir yaratabildikleri için umutludurlar. Harcama baskısı her geçen gün biraz daha artıyor. Baksanıza “Seçimden önce Mali Kural uygulamaya
konur mu?” diyenler seslerini çıkarmaya başladılar. Belki özelleştirme gelirleri “Mali
Kural” yasasının TBMM’den geçmesine yardımcı olabilir.
TÜKETİCİLER AÇISINDAN ÖZELLEŞTİRME
Tüketiciler açısından dağıtım özelleştirmeleri bir çok soruyu içinde barındıyor. İlk aklıma gelen soru; pahalı özelleştirme bedeli tüketiciye yansıtılacak mı? Yetkililer olmaz öyle şey diyorlar. Ama önümde Telekom örneği var. Dünyanın en pahalı ADSL
hizmeti satın alan kullanıcılarından biriyim. Hem pahalı hem de çok yavaş. Üstelik en yüksek hızdan hizmet satın almak isteyince, mahallede fiber kablo altyapısı yoksa yatırım giderini bana yüklemeye çalışıyorlar. Açıkçası benzeri şeyler elektrikte de başıma gelir mi diye tedirginim. Bizim mahallenin elektrik dağıtımını bir yıldan fazla süreden beri özel sektör yapıyor. Özelleştirmeden sonra en çok artık elektrik
kesintileri minimuma inecek diye sevinmiştim. Yanılmışım. Kesintiler daha da arttı. Hem sayısal hem de kesinti süresi olarak. İşin en ilginç tarafı Elektrik Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) binası birkaç sokak ötemizde. Geçenlerde gazetede okudum, kesintiler konusunda şirketleri uyarmışlar. Acaba onların da elektriği kesiliyor mu? Merak ediyorum. Şirket yetkilileri, HT Gazete Ankara’ya
kesintilerin nedeni olarak altyapı yetersizliğini göstermişler. Doğrudur. Zaten,
tam da bu nedenle devlet elektrik dağıtımını özelleştiriyor. Kamu kaynakları
gerekli yatırımları zamanında ve istenen hızda yapamadığı için, özel sektör devreye girsin, tüketici daha fazla mağdur olmasın diye dağıtım özelleşiyor. Büyük bir olasılıkla benzer sorunlar yeni özelleştirilen bölgelerde de vardır. Bu kadar çok para veren yatırımcılar, önce para toplamaya mı yoksa gerekli altyapı yenileme yatırımalarına mı öncelik vereceklerdir?
ÖZELLEŞTİRME ŞİRKETİN EKONOMİYE KAZANDIRILMASIDIR
Eğer bizim mahallede yaşadığımıza benzer sorunlar yaşanacaksa, gelin bunun
adına özelleştirme demeyelim. Çünkü özelleştirme, sermayenin kamudan özele
geçmesi, devletin kasasına çok para girmesi değildir. Etkin ve verimli çalışmayan, ekonomiye, dolayısıyla tüketiciye yük olan şirketin yönetim anlayışının değişmesidir.
Bu nedenle özelleştirmeden beklenen daha fazla para değil, daha iyi yönetimdir. Eğer özel sektör, kamudan devraldığı şirketi daha kötü yönetiyorsa, şirket ekonomiye yük olmaya devam ediyorsa, yapılan işlem özelleştirme değildir.
Olsa olsa kamu kaynağıyla zengin yaratmaktır. Bu tür tartışmaların önüne
geçmek için, özellikle doğal tekellerin hâkim olduğu sektörlerdeki düzenleme ve
denetleme otoritelerine büyük görevler düşüyor. Söylemeye gerek yok. Onların en temel görevi; sektördeki şirketlerin kârlılığını artırmak, yatırdıkları paraları bir an önce geri kazanmalarına yardımcı olmak değildir. Tüketiciyi korumaktır. Bu
konuda gerekli düzenlemeleri yapmak ve denetlemek üzere kuruldular.
Aklıma takılan son bir soru: Bu kadar para eden dağıtım özelleştirmelerine neden hiçbir yabancı şirket ilgi göstermedi acaba?
Hakan Özyıldız - 11.08.2010