Artık vergi ve prim borçları ödenmez
Bundan yıllar önceydi. Bir arkadaşımın arabasıyla tatile gidiyorduk. Arabayı ben kullanırken radara yakalandım. Ceza kesildi. Parayı peşin olarak, trafik polisine ödedim. Arkadaşım bu davranışıma şaşırdı. “Ne kadar çok paran varmış” dedi. Bir süre sonra aynı şey kendi başına gelince ceza fişini kestirdi, parayı ödemedi. “Seçim yaklaşıyor, nasıl olsa af çıkar” diye kestirdi attı. Aynen dediği gibi oldu. Ben ödediğimle kaldım. Bu ülkede zamanında vergi, prim veya trafik cezasını benim gibi günü gününe ödeyenlere verilmesi gereken unvanı burada yazmak istemiyorum. Son günlerde, referandum yaklaşırken birden bire bir vergi ve prim borcu affı gündeme geldi. Adına da af denmemeliymiş. Lütfen olaya, devlete olan borçlarını zamanında tam olarak ödeyenler açısından bakın da o zaman olayın adını koyun. Basında yer alan rakamlara bakılırsa devletin onlarca milyar lira vergi ve prim alacağı var. Şimdi bunların tahsil edilmesi için kolaylık sağlanacakmış.
NEDEN KOLAYLIK SAĞLANIYOR?
Hükümet Krizin ekonomiyi çok az etkilediğini iddia ettiğine göre, sorun krizden kaynaklanıyor olamaz. Diğer bir neden şirketlerin davranış biçimleri olabilir mi? Bizde adettendir. Başı biraz daralan “Devlet nerede?” diye feryat etmeye başlar. Dere yatağına ev, okul, cami, lojman yapan Rizeli, yapma diyen devlete aldırmaz. Kafasına uyanı yapar. Ama evini sel götürünce feryat etmeye başlar. Devleti acilen göreve çağırır. Benzeri durum şirketlerde de var. Ekonomi biraz daralmaya, finansman sorunları ortaya çıkmaya başlayınca, işlerini dikkatle yapılandırmaya gideceğine ilk olarak kamuya olan borçlarını ödemez. Ama zarar büyüyünce devletin yardım elini uzatmada geciktiğinden şikâyet eder.
ALMADAN VERMEK
Bu ülkede çok az insan harcama yapmak için devletin nasıl kaynak bulacağını düşünür. Çünkü o iş bürokratın görevidir. Nasıl olsa yüksek faiz verirseniz, maliyetine katlanırsanız bulunamayacak borç yoktur. Devlet harcama yaparken vergi toplamak zorunda değil mi? Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) sağlık ve emeklilik hizmetlerini daha iyi verebilmek için prim tahsil edemezse ne olur? O zaman, her ne nedenle olursa olsun vergi ve prim ödemeyenler devletten nasıl şefkat, hizmet bekleyebilirler? Düşünsenize. Eğer cezalarıyla toplam 100 milyar lira civarında olduğu ileri sürülen para zamanında devlete ödenseydi, Hazine daha az borçlanacaktı. Faizlerin yüzde 8 civarında olduğunu göz önüne alırsak, devletin kasasından, en azından, 8 milyar lira faiz ödemesi yapılmayacaktı. Bu para GAP projelerine aktarılabilecek, o bölgede binlerce insan iş ve aş olanağına kavuşabilecekti.
ÖNÜMÜZ SEÇİM DOLU
Burada bir konuya açıklık getirmek gerekiyor. Bazı şirketler borçlarındaki sıkıntıları ufak bir yardımla düzelebilecek ve ekonomiye katkılarını devam ettirebilecek durumda olabilirler. Vergi ve SGK mevzuatı bu tür yapılanmalara zaten izin veriyor. Sorun bu şirketleri doğru seçmekte. Siyasi mülahazalarla hareket etmeden, ekonomik öncelikleri esas alacak yaklaşımlar sergileyebilmekte. Ancak, bürokrasi bu ayrımı yapmakta hiçbir zaman kendi başına bırakılmadığı için ürkek davranmaktadır. Bu nedenle borçları yeniden yapılandırmayı hak eden şirketlerin seçimi yapılamayınca, tüm şirketlere ortak bir uygulama yapılıyor. Bu tür ortak uygulamadan en çok Hazine zarar görüyor. Öncelikle ödeme ahlakı ve mali disiplin bozuluyor. En çok faydalananlarsa vergi ve prim borçlarını ödeme kabiliyeti olmasına rağmen, yapılandırma nedeniyle parası cebinde kalan şirketler ve insanlar. Bunlar ellerindeki parayı daha fazla borçlanmak zorunda kalan Hazine’ye veriyorlar. Borç ödemek yerine kaymaklı kadayıf yiyorlar. Artan faiz gelirleriyle daha çok zenginleşiyorlar. Hatırlamakta yarar var. 2011’de genel seçimler, 2012’de Cumhurbaşkanlığı, 2013’te de belediye seçimleri yapılacak.
Hakan Özyıldız - 04.09.2010