İşsizlik, bütçe ve futbol
Bugün 19 Mayıs, Gençlik ve Spor Bayramı. Atatürk’ün Samsun’a çıktığı, Kurtuluş Savaşı’nı; yenilikçi, özgürlükçü, tam bağımsızlığı ilke edinen değişimi başlattığı günün yıl dönümü. Tüm gençlerin ve Türkiye’nin bayramı kutlu olsun.
Ama biliyorum, gençler için kalıcı bayram; öncelikle iş bulmak, geleceğe umutla bakabilmek demek. Bu bağlamda bu hafta açıklanan işsizlik rakamlarına biraz daha yakından bakmakta fayda var.
İŞSİZLİK
Ülkenin en büyük sorunu. Herkes sorunun önemi konusunda hemfikir. İlginç olan kimse sorumluluğu üstlenip kalıcı, yapısal bir çözüm üretmek istemiyor. Ateş topunu bir birine atıyor.
Hükümet, sorun yapısal ve küresel krizin bir sonucudur. Uğraşıyoruz, ama kısa vadede kalıcı çözüm bulmak çok zor deyip, topu TOBB’un üstüne atıyor.
Muhalefet, hükümeti çok ağır eleştirmekle beraber, benim bildiğim kadarıyla, kamuoyuna mal olmuş, kalıcı bir çözüm önerisi setine sahip değil. Yiğidin hakkını verelim, bazı söylemleri var. Ancak, derli toplu söylemlerini, projelerini ben bilmiyorum.
TOBB ve reel sektör, teşvik verilirse işçi alırız anlamına gelecek bir söyleme sahip. Çözüm için yine devleti adres gösteriyor. Devlet fedakârlık yapacaksa, özel sektöre teşvik yerine kamu kurumlarına ve KİT’lere elaman alınır, hiç olmazsa siyasetçilerin istediği olur!
Bu tartışmalar devam ederken, Şubat işsizlik oranı yüzde 14,4 olarak açıklandı. Rakam geçen yılın aynı ayına göre oldukça iyi. Ekonomide krizden çıkışın işaretlerini veriyor. Bununla beraber, Nisan 2009’dan sonra aşağıya doğru giden işsizlik oranı bu yılın Ocak ve Şubat aylarında tekrar yukarı dönmüş durumda. Bunda kısmen mevsimselliğin etkisi var. Ama rakam yine de oldukça büyük.
İşsizler ve iş bulma ümidi olmayanların toplamı 6 milyon kişiye yaklaştı. İkisini beraber alırsanız, işsizlerin ve ümitsizlerin oranı yüzde 24’ler düzeyinde. Dikkat edilmesi gereken çok büyük bir rakam.
BÜTÇE
İşsizliğin yanı sıra, mali disiplinin önemli bir göstergesi olan bütçe rakamları da ilgi çekiyor. Nisan ayı bütçe verileri genel olarak olumlu sinyal veriyor. Gelirlerde, özellikle bir defalık geçici gelirlerdeki olumlu gelişmeler bütçe açığının büyümesinin önündeki engellerden birisi.
Bunla beraber, dâhilde alınan KDV’de defa geçen yılın aynı ayına göre düşmüş. Bu gelişme ekonominin ilk üç ayda gösterdiği canlanmada bir yavaşlama mı var sorusunu akla getiriyor. Bir aylık verilere bakıp karar vermek çok doğru bir yaklaşım olmamakla beraber yine de izlemekte yarar var.
İthaleden alına KDV ise yine oldukça yüksek. Bütçe verilerinden yola çıkarak yapığım hesaplamaya göre, Nisan ayı ithalatı yaklaşık 15,5 milyar dolar civarında olacak. İthalattaki bu canlanmanın önünün kesilmesi lazım. Yoksa cari açık tartışmaları çoktan ekonomik değerlendirme raporlarına girdi bile. Risk primlerinin gereğinden daha yüksek düzeylerde seyretmesine neden oluyor. Diğer bir deyimle ekonomiye bir maliyeti var.
TC Merkez Bankası karının bütçeye transferi, vergi ve diğer para cezalarında tahsilâtın arttırılması gibi bir defalık kalemler bütçe dengesini olumlu etkiliyor. Ancak bu gelirlerin devamlılık sorunu var. Sürekli değiller.
Bütçe dengelerinin olumlu seyretmesinde harcamalarda görülen sınırlı artışlarda etken olmuş. Özellikle faiz dışı harcama kalemlerindeki artış hızı çok fazla değil. Yatırım ödenekleri henüz açılmadığı için geçen yıldan az. Ancak, hanehalkına yapılan yardımlardaki artışlar dikkat çekiyor. Geçen yıl aynı dönemde mahalli idare seçimleri varken yapılan harcamalara göre yüzde 42 oranındaki artış, referandum harcamalarının küçük bir göstergesi.
FUTBOL
Bursaspor’un bileğinin hakkıyla kazandığı şampiyonluğa, Bursa’da doğan bir Trabzonsporlu olarak çok sevindim, kutluyorum. Anadolu’dan ikinci şampiyonun çıkması büyük bir mutluluk. İzin verirseniz başta kaleci Onur olmak üzere tüm Trabzonspor takımını da kutlamak istiyorum. Yiğitçe, yürekleriyle oynadılar. Çeşitli söylentilerin yayıldığı ortamda, bazılarına çok güzel bir ders, biz sevenlerine de gurur ve umut verdiler. Sağolsunlar.
Hakan Özyıldız - 19.05.2010