IMF’nin dedikleri

IMF Heyeti 4. Madde görüşmelerini bitirip, Cuma günü ülkemizden ayrılmış. Ayrılmış diyorum, çünkü genellikle bu görüşmeler sonuçlanınca; IMF Heyeti Başkanı, Hazine Müsteşarı ve Merkez Bankası Başkanı görüşmelerdeki ön bulguları kamuoyu ile paylaşırlar. Ancak bu sefer, IMF’nin web sitesinde yaptığı açıklama ile yetinmek durumundayız.

AÇIKLAMA NE DİYOR?

IMF’nin yaptığı açıklama başlıkları itibariyle geniş kapsamlı. Ancak satır aralarında verilen mesajlara dikkat etmek gerekiyor.

IMF bir yandan ekonomik büyümeyi överken diğer taraftan aşırı ısınmış ekonominin, enflasyon ve cari açığa olası etkilerine dikkat çekiyor. Açıklamaya göre, Merkez Bankası’nın düşük faiz uygulaması ve BDDK’nın değiştirdiği kurallar sayesinde oldukça krediler iç tüketimi tetiklemiş. Ancak üretim aynı hızda artmadığı için enflasyon beklentileri bozulmaya ve artan ithalat nedeniyle cari açığın artmaya başlamış.

IMF piyasadaki fazla likiditenin çekilmesi ve faiz politikasını gözden geçirmesi konusunda TC Merkez Bankası’na önerilerde bulunuyor.

Yanı sıra mali disipline ve mali kural hazırlıklarına dikkat çeken IMF, Orta Vadeli Programda belirlenen tahminlerden daha yüksek gerçekleşecek olan büyüme ve enflasyon sonucunda oluşacak fazla gelirlerin, seçim harcamalarının finansmanında değil, Hazine borçlarının azaltılmasında kullanılması için uyarıda bulunuyor. Bence IMF’nin en çok dikkat edilmesi gereken uyarısı bu.

Finansal sistemde ise 2001’de hayata geçirilen reformların olumlu sonuçları hatırlatılırken, Merkez Bankası’nın likiditeyi azaltmasının ve Avrupa’daki gelişmelerin sıkıntı yaratmaması için değiştirilmesi düşünülen kurallara kısa zamanda uyum sağlayabilecek ortamın hazırlanması gerektiğine işaret ediliyor.

İlginç noktalardan birisi de IMF Heyetinin sıcak para girişlerine yaptığı vurgu. Bu konuya geniş yer verilen açıklamada, çözüm olarak uluslararası revervlerin arttırılması öneriliyor. Bununla beraber rezerv artışı sırasında ortaya çıkacak likidite fazlasının geri çekilmesi konusuna değinilmiyor. Ama Merkez Bankası’na faiz artışı önerilmesinin bir nedeni belki de budur.

Yapısal reformlar konusunda iki konu öne çıkarılmış. İlk önce, emek piyasalarında dolara göre hesaplanan asgari ücretin yüksekliğine dikkat çekilerek azaltılması için, başta kayıdışılıkla mücadele olmak üzere reforma gidilmesi öneriliyor. Yanı sıra, kıdem tazminatı konusunda OECD ülkeleri içinde en bonkör sisteme sahip olduğumuz hatırlatılarak değişim öneriliyor. Bu konulara ek olarak, enerjide arz açığı konusuna da açıklama da yer verilmiş.

ÜÇ KONUYA DİKKAT

IMF açıklaması önceki uygulamalardan farklı olarak, metnin ekinde Türkiye’ye ait seçilmiş veriler yer vermemiş. Bu durum, “Yerli otoriteler ile Heyet arasında bir bakış açısı farkı mı var?” sorusunu gündeme getiriyor.

İkinci ilginç konu ise mali kural konusunda. Cuma günü Heyet ülkeden ayrılmadan, Hükümet belediyelerin başta Hazine olmak üzere kamuya olan borçlarına karşılık, vergi gelirlerinden mahalli idarelere ayrılan paylardan yaptığı kesintilere Haziran – Eylül 2010 tarihleri arasında ara vermiş. Böylelikle Referandum sırasında yapılacak seçim harcamalarına kaynak yaratılmış. Bu köşede hep yazdık, önemli olan kurallar değil, uygulayıcıların niyeti. Bu nedenle hatırlatmakta yarar var; eğer mali kurala rağmen seçim harcamalarına sınır getirilmeyecekse, seneye genel seçimler, 2012’de de cumhurbaşkanlığı seçimleri var.

Üçüncü konu ise IMF’nin hazırlayacağı 4. Madde Konsültasyonu Raporu’nun yayımlanma tarihi. Eğer bir aksilik olmazsa, Rapor Temmuz ayında IMF Yönetim Kurulu’na gönderilir. Bu aşamada, üye ülkelerin hazinelerinin ve merkez bankalarının bilgisine sunulur. Umarım bizlerde aynı dönemde, en azından 12 Eylül’deki Referandum’dan önce, diğer ülkelerdeki yatırımcılarla beraber söz konusu raporu okuma fırsatını bulabiliriz.


Hakan Özyıldız - 04.06.2010
Toplam Ziyaretçi: 15456