Macaristan’da mali kural ve “kolbastı”!

Geçen hafta piyasalar karıştı. Bazı yorumculara göre bu gelişmenin nedeni, beklenenden kötü gelen ABD’deki tarım dışı işsizlik verileri ve Macar hükümet yetkililerinin açıklamalarıydı.
Doğal olarak, ekonominin çalkantılı olduğu dönemlerde, beklentilerin piyasa oyuncuları üzerindeki etkisi çok fazla oluyor.  Amerikan tarım dışı istihdam verileri aslında önceki aya göre daha iyi geldi. Daha iyisi tahmin edildiği için, yine de sorun oldu.
Benzeri durum Macaristan’daki gelişmeler içinde geçerli. Gelişmeler, ekonomik alt yapı çok sorunlu olmadığı durumlarda bile beklenti yönetiminin önemine güzel bir örnek oluşturdu. Bu nedenle konuya biraz yakından bakmakta yarar var.

SON KRİZ VE REFORMLAR
Macaristan, 2008 Küresel Krizinden en çok etkilenen ülkelerden birisiydi. Dış ticareti hemen hemen çöktü. Yanı sıra yatırımcı güveni sarsıldığı için yerli para yatırım araçlarının fiyatları en düşük seviyeleri gördü. Bunların sonucunda büyük bir devalüasyon yaşandı. Dönemin hükümeti hızlı ve doğru bir kararla Kasım 2008’de IMF, AB ve Dünya Bankası’ndan 20 milyar Euro’luk yardım anlaşması imzaladı.
Mayıs 2009’daki sosyal güvenlik reformuyla emeklilik yaşı yükseltildi. Buna karşılık kapsamlı bir vergi reformuna gidildi ve işgücü üzerindeki vergiler düşürüldü. Emeğin maliyeti düşürülmeye çalışıldı. Ancak vergi gelirleri azalmasın diye vergi yükü harcamalara kaydırıldı, KDV yükseltildi.
Mali reformların en önemlisi harcama tarafında yapıldı. Kamu borcunun GSYH’ya oranını esas alan, yanı sıra harcamalara sınırlamalar getiren bir mali kural getirildi. Kuralın uygulamasını gözetlemek için bir mali konsey kuruldu. Başkanlığına da, uluslar arası arenada oldukça tanınmış ve güvenilirliği yüksek bir uzman getirildi.
Yanı sıra, sağlık harcamalarında ve oldukça verimsiz çalışan devlet kurumlarında personel azaltılması ve verimliliğin yükseltilmesi için çalışmalara başlandı.
Özetle, reformlar geniş kapsamlıydı.

SORUN NEREDE?
Bu aşamada ister istemez insanın aklına bazı sorular geliyor,” Bu kadar reform yaptıktan sonra sorun nerede? Kriz nereden çıktı?”
Aslında cevap çok basit. 2010 yılı Macaristan’da seçim yılı.
Önceki hükümet, istikrar programının gereği olarak, bir dizi reformu hayata geçirmiş. Ancak, “Uyanık” olmaya çalışan politikacılar, 2009 yılında yasalaşan mali kuralı, seçim yılı olan 2010’da uygulama kararı almışlar. Bir anlamda, mali kuralın uygulamasını seçimlerin sonrasına bırakmışlar.
Ama her zamanki gibi, reformları uygulamaya koyan parti seçimleri kaybetmiş.
Seçimin galibi yeni hükümet iş başına gelir gelmez AB ve IMF’yi biraz zorlayabilmek, uygulanmakta olan istikrar programını biraz gevşetebilmek için bir oyun denemek istemiş. Piyasalara öldük, bittik havası yaymaya başlamış. Bazı yorumculara göre, böylelikle yeni ve daha gevşek bir maliye politikası uygulamayı amaçlamış. Ancak ortalık karışmış. Piyasaların güveni birden tersine dönmüş.
Mali kural yasası ve kapsamlı reform uygulamalarına rağmen, yatırımcıların Macar ekonomisine olan güvenlerindeki aşınmanın temel nedenlerinden birisi,  özellikle hanehalkı ve şirketlerin yabancı parayla aşırı borçlanması. Yerli paradaki aşırı oynaklıklar nedeniyle hanehalkı ve şirketler, dövizle, daha çok da İsviçre Frankı ile borçlanmaları. Toplam dış borcun Gayri Safi Yurtiçi Hâsılaya (GSYH) oranı yüzde 120.
Bu rakam Doğu Avrupa’daki en yüksek seviyeyi gösteriyor. Enflasyon hedeflemesi ve mali kural uygulaması olsa bile, ekonomide dolarizasyon ve borçluluk yaygılaşınca istenen hedeflere ulaşmak çok kolay olmuyor.
Bu nedenle, her ülkedeki politikacıların unutmamasında yarar var. Kaygan zeminde “kolbastı” oynamak çok zordur,  düşerlerin bir tarafları kırılabilir.


Hakan Özyıldız - 10.06.2010
Toplam Ziyaretçi: 15456