Bir kez daha cari açık ve sıcak para üzerine (Güney Kore örneği)
Ülkenin döviz dengesi Nisan ayında biraz daha bozuldu.
Aşırı değerli yerli para ve Euro/Dolar çapraz kurundaki değişim nedeniyle dış ticaret dengesinde görülen negatif gelişme, yavaş yavaş hizmet kalemlerinde de görülmeye başladı.
Değerli yerli para ithal malları çok ucuzlattı. İthalat aldı başını gidiyor. Artık sadece enerji ve aramalı değil bir çok tüketim mallı da dışarıdan getiriliyor. Bir çok sektörde üretim sıkıntılı.
Önemli döviz geliri kalemlerinden navlun ve turizmde geçen yılın aynı dönemine göre azalma var. Bunun en büyük nedeni çapraz kurlar. Turizmci Avrupa ağırlıklı çalıştığı için gelirleri Euro, giderleri ise TL. Birinin değeri düşerken, diğeri artan enflasyon nedeniyle maliyetleri olumsuz etkiliyor. Umarım ilk dört ayda görülen bu gelişme, önümüzdeki dönemde tersine döner. Daha çok Rus ve Arap turist gelir. Onlar daha çok dolar harcadıkları için sektör fazla olumsuz etkilenmez.
AÇIĞIN FİNANSMANI
Cari açık rakamı dört ayda 14 milyarı geçince şapkayı önümüze koyup ciddi düşünmek durumundayız. Uzman ekonomistlere göre yılsonu açık 35 – 40 milyar dolar civarında olacak. Çok tartışılan tehlike sınırına oldukça yakın bir değer. Sorun açığın finansmanında.
Bedeli ödendikten sonra kaynak bulunabilir.
Ocak-Nisan arasında açığın büyük kısmını kamunun dış borçlanması ve bankaların Türkiye’ye getirdikleri para ile finanse edilmiş. Hazine dışarıdan 5 milyar dolar borç almış. Bir o kadarını da bankalar getirmiş. Bankaların dışarıdan para getirmesinin arkasında kısmen, kambiyo mevzuatında yapılan bir değişiklik yatıyor. Artık bankalar şirketlere yurtiçinde de dövizli kredi verebiliyorlar.
Yabancılar da portföy yatırımlarını; hisse senedi ve DİBS alımlarını geçen yılın aynı dönemine oranla oldukça arttırmış.
Anlaşılan o ki, büyüyen cari açık, gittikçe artan oranda sıcak para ile finanse ediliyor. Faizler yüksek oldukça, yerli para bu kadar değerli kaldıkça dışarıdan döviz gelmemesi için bir neden yok. Düşünsenize, Avrupa’da Euro bölgesinde bankalar birlerine ve reel sektöre güvenmediği için yaklaşık 400 milyar Euro’luk bir kaynağı, yüzde 1,5 civarında faizle Avrupa Merkez Bankası’na gecelik olarak yatırmak zorunda kalıyorlar. Bunun küçük bir kısmını yüzde 10 faiz ödemeye hazır, dövize acil gereksinimi olan bir ekonomideki varlıklara yatırmak daha akılcı bir karar değil mi?
GÜNEY KORE TEDBİR ALDI
Ancak, sıcak para çok kısa vadeli. Geldiği gibi, hemen ülkeden kaçabilir de. Gelişi ekonomide ne kadar mutluluk yaratıyorsa, çıkışı o kadar sıkıntılı oluyor.
Dünyadaki aşırı fazla döviz likiditesinin bu tür sonuçlarını gören Güney Kore geçen hafta, sıcak para giriş ve çıkışlarının etkilerinden korunabilmek için yeni önlemler aldı. Maliye Bakanlığı, düzenleyici kurullar ve merkez bankasının ortaklaşa aldığı tedbirlerden en dikkat çekeni, yerli bankaların vadeli dövizli işlem yapabilmelerine kısıtlama getirildi. Yeni kurala göre yerli bankalar özkaynaklarının ancak yarısı kadar vadeli döviz işlemi yapabilecekler. HaberTürk Ekonominin haberine göre yabancı bankalara bu konuda biraz daha serbesti tanınmış.
Önemli olan Çin, Brezilya, diğer bir çok yükselen piyasa ekonomisinden sonra şimdi de G. Kore’nin sermaye hareketlerinde sınırlamalar uygulamaya başlaması. Örnekleri biraz daha yakından araştırdıktan sonra; madem ki bütçe dengeleri iyi gidiyor, borçlanma gereğinin azalması bekleniyor, o zaman konuyu Türkiye’nin gündemine getirmekte fayda var.
Üretim ve işsizlik konularında mikro politika seçeneklerinin yanı sıra yapısal refromlarla beraber, makro politika alternatiflerinin de gözden geçirilmesi gerekiyor. Unutmayalım sorunların başında aşırı değerli kur geliyor.
Hakan Özyıldız - 16.06.2010