Bu kavga burada bitmez...
Sanayileşmiş ülkelerde, özellikle Avrupa’da ekonomiyi, Yunanistan ve diğer ülkelerin kamu borç stokunda yaşanan sorunlar etkilemeye başladı. Alınan ekonomik önlemler daha uygulanmaya başlanmadan, Yunanistan’da üç kişi hayatını kaybetti. Ayrıca önlemlerin uygulanabilirliği konusunda çeşitli tereddütler var. Yanı sıra Portekiz, İspanya, İrlanda hatta İngiltere’nin de sırada olduğu konuşuluyor.
Bu beklentilerin sonucunda Euro tepetaklak gidiyor. Gelirleri euro, borçları genellikle dolar cinsinden olduğu için bizim ihracatçılar heyecanlı. Dolar/Euro paritesinin daha ne kadar düşeceğini tahmin etmeye çalışıyorlar.
SORUN NEREDE?
Küresel Kriz sanayileşmiş ülkelerin kamu borç stoklarında aşırı büyümelere neden oldu. Artışın ana nedeni başta bankalar olmak üzere finansal sektör bilançolarındaki kötü aktiflerin kamu tarafından satın alınması. Finansal sektörü çökmekten kurtarmak için harcanan devasa paraların bütçelere getirdiği yük, trilyonlarca dolara ulaşmış durumda.
Ancak sorun sadece finansal sektörün getirdiği yük değil. Yanı sıra sanayileşmiş ülkelerdeki yaşlanan nüfus ve aşırı sosyal harcamaların getirdiği uzun vadeli yükümlülükler de devletlerin bütçelerini olumsuz etkiliyor. Başta Yunanistan, ABD, İspanya ve İngiltere olmak üzere birçok ülkedeki emeklilik sistemlerinin açıkları korkutucu boyutlara doğru gidiyor.
Bank for International Settlements (BIS) (Uluslararası Ödemeler Bankası) uzmanlarının son yaptıkları bir çalışmaya göre, 2011 – 2050 arasında Yunanistan’da yaşlanan nüfus nedeniyle yapılması gereken devlet harcamalatrındaki artış, Gayri Safi Yurtiçi Hâsılanın (GSYH) yüzde 15’i kadar olacakmış. Bu oran ABD için yüzde 7’ler düzeyinde. İspanya için ise, yüzde 6’lar civarında.
Durum pek iç açıcı değil. Eğer önümüzdeki bir kaç yıl içinde acil vergi ve/veya harcama önlemleri alınmazsa, zengin ülkelerdeki kamu borç stoku inanılmaz boyutlara ulaşacak. Borçların geri ödemesi sorun olacak. Belki de bazı ülkeler, borçlarını geri ödeyemez duruma gelecekler.
ÇÖZÜM HİÇ KOLAY OLMAYACAK
Yukarıdaki tabloda, BIS uzmanlarının anılan çalışması özetleniyor. Tablo, en temel borç göstergelerinden olan Kamu Borç Stoku / GSYH oranını, 2007 yılı düzeyinde tutmak isterlerse ülkelerin almak zorunda kalacakları mali önlemlerin büyüklüğünü gösteriyor. Örneğin ABD sorunu büyüyen borç stokunu, önümüzdeki 5 yılda 2007 düzeyine geri getirebilmek için, her yıl ortalama yüzde 8 oranında tedbir alma zorunda. Çözümü 20 yıla yaymak isterse, yıllık oran yüzde 2,4’ler düzeyine kadar inecek. Oranlar sizi yanıltmasın. Bütçesi 3 trilyon, büyüklüğü 15 trilyon dolar olan bir ekonomiden bahsediyoruz.
Bu kadar büyük borç stoku gelecek yıllarda maliye politikalarında gelir arttırıcı önlemlerin yaygınlaşacağını gösteriyor. Artan vergi, daha az yatırım ve tüketim demektir. Sonuç sanayileşmiş ekonomilerde büyümenin yavaşlaması, bizim ihracatımızın azalması anlamına geliyor.
Para politikasında ise, borçların finansmanındaki parasallaşmaya bağlı olarak enflasyonist baskıların artışına yol açacaktır. Bu kadar büyük borç enflasyona yedirilmeden, sadece fiskal tedbirlerle ödenemez.
Nereden bakarsanız bakın anlaşılan o ki, önümüzdeki yıllarda dünyada faizler artacak.
Ne yazık ki, dışarıda fırtına bulutları toplanırken, biz seçim ortamına girdik. Dünyada artan faizlerden olumsuz etkileneceğiz. Olası hasarı azaltabilmek için seçim harcamalarını olabildiğince sınırlı tutmak gerekiyor. Ayrıca, Merkez Bankası’nın isteğini yerine getirerek, gelir fazlalarının borç geri ödenmesinde kullanılmasının ve kamu harcamalarında yapılabilecek kısıtlamalara şimdiden gidilmesinde yarar var.
Çünkü dışarıdaki fırtınadan kaçamazsak, gecikirsek; içeriye maliyeti oldukça fazla olacak.
Hakan Özyıldız - 08.05.2010