Bütçede şeffaflık sorunu ve muhalefet

Geçen haftaki yazımda 2008 Bütçesinde ödenek üstü harcama yapıldığından bahsederek bu uygulamanın 5018 Saylı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa (5018 Sayılı Kanun) aykırılık içerdiğini ileri sürmüştüm.
 
Yazım konunun uzmanı okurlarımın dikkatini çekmiş. 2008 ve sonrasındaki bütçe kanunlarını daha dikkatli okumamı önerdiler.
 
5018 SAYILI KANUN
 
Oturdum 5018 Sayılı Kanunun, hükümet tarafından TBMM’ye gönderilen metni dikkatle okudum. Kanun maddesini daha iyi anlayabilmek için, gerekçesine bakmak lazım. Maddenin gerekçesi aynen şöyle: ”Madde, merkezi idare kapsamındaki kamu idarelerinin bütçeleri arasındaki ödenek aktarmalarının kanunla yapılabileceği esasını öngörmek suretiyle, mali disiplinin sağlanması ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçe üzerindeki yasama yetkisinin güçlendirilmesine yönelik düzenleme içermektedir.”
 
Kanun gerekçeleri, uygulamaya ışık tutan önemli metinlerdir. Gerekçelerin amacı hem milletvekillerine hem de kamuoyuna söz konusu kanuna neden gerek duyulduğunu ve ne amaçlandığını açıklamaktır.
 
Gerekçeden de görüldüğü gibi 5018 Sayılı Kanunun 21. maddesinin amacı, mali disiplinin sağlanması ve TBMM’nin bütçe üzerindeki yasama yetkisinin güçlendirilmesi. Her iki konuda çok ama çok önemli. Demokrasilerde yasama organlarının en temel görevi bütçe yapmaktır. Kimden vergi toplanacağına ve gelirlerin nerelere harcanacağına ilişkin kararları meclisler verir. Harcamalar için ödenekler saptanır. Ödenekler arasında aktarma yapılması gerekirse, Meclis bu yetkinin doğrudan hükümetler tarafından kullanılmasını istemez. Bu nedenle şeffalığa özel önem verilir.
                          
Bizde 2001 Krizi öncesi bütçe uygulamalarında TBMM’den yetki almadan personel ve faiz ödeneklerinden diğer ödeneklere aktarma yapmak oldukça sık başvurulan bir yöntemdi.
 
Burada bütçe sapmaları konusuna değinmekte yarar var. Gelirler bir tahmin olduğundan beklenenden az olması normaldir. Böylesi bir durumda harcamalarda kısıntı yapılmazsa, bütçe açığı tahminlerden fazla olacak, Hazine’nin borçlanma ihtiyacı yükselecektir.
 
Bütçe sapmalarının diğer bir nedeni de ödenek üstü harcamalardır. Bu da mali disiplini bozan, bütçe açığını yükselten, borçlanma gereğini artıran bir uygulamadır.
 
MECLİSİN BÜTÇE YAPMA HAKKI
 
Ancak, konunun mali disipline, ekonomiye olumsuz etkilerinden çok, siyasi yanı daha önemlidir.
 
Meclislerin, yasama organlarının varlık nedenlerinin başında bütçe hakkı gelir. Egemenlik göstergesidir. Avrupa Birliğinde birçok siyasi karar Brüksel’e, para politikası kararları Frankfurt’a bırakılmıştır. Ancak bütçe hakkı temel egemenlik göstergesi olarak tanımlandığı için ülke meclisleri ve anayasa mahkemeleri bu yetkinin AB’ye devrine karşı çıkmışlardır. Ortak maliye politikası oluşturamadıkları için şimdi Euro’nun geleceğini tartışıyorlar.
 
Konunun öneminin farkında olan 5018 Sayılı Kanun, gerekçesinde de belirtildiği gibi “TBMM’nin bütçe üzerindeki yasama yetkisi”ne özel önem veriyor. Diğer bir deyimle kanun Meclisin bütçeye sahip çıkması ve tam olarak denetleyebilmesi için yürütmenin, hükümetin hareketlerine sınırlamalar getiriyor.
 
Ne yazık ki, 2003 yılında TBMM’den geçen kanun 2008 yılına kadar çeşitli değişikliklere uğruyor. Konumuzla doğrudan ilgisi olmadığı için maddelerde yapılan eskiye dönüş eğilimlerine değinmeyeceğim.
 
Ama 2008 yılı Bütçe Kanununa eklenen, daha önceki bütçe kanunlarında olmayan bir hüküm ile 5018 sayılı Kanunun 21. maddesinin uygulanmayacağı belirtiliyor. Bir anlamda Meclis yetkisinin kısıtlanmasını kabul ediyor.
 
Hadi iktidar için bir pratik uygulama olanağı, bürokrasiden ve aynı zamanda şeffaflıktan uzaklaşma diyelim. Mali disiplini ve TBMM’nin bütçe hakkına eski önemi vermediğini düşünelim.
 
Peki, muhalefet nerede? Kendi hakkını korumamış mı?
 
Sadece seyretmiş. Şimdi, “Muhalefet uyuyor mu?” diye sorsak yanlış mı olur acaba?


Hakan Özyıldız - 27.02.2010
Toplam Ziyaretçi: 15456