YÖK’ün son kararı ve eğitimde fırsat eşitliği

Bu ülkenin en temel sorunlarından birisi eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanamamış olmasıdır. Bu sorun Türkiye’de henüz çözülemeyen konuların başında gelmektedir.

Saptama bana ait değil.

Dünya Bankası yaptığı bir çalışmanın sonuçlarını geçen yılsonunda yayımladı. Çalışmada TÜİK ve Hacettepe Üniversitesi’nin, binlerce haneyi kapsayan araştırmalarının sonuçları kullanılmış. Ulaşılan çarpıcı sonuçlardan birisi eğitimdeki fırsat eşitsizliğini gözler önüne sermesi. Bir diğeri ise artan yoksulluk göstergeleri.

Eğitimdeki fırsat eşitliği aslında yoksulluk ile doğrudan bağlantılı. Çalışmanın sonuçlarının gösterdiğine göre anne ve babası yüksek eğitimli olan, kentte yaşayan çocukların büyük bir yüzdesi yüksek öğretim sınavlarında başarılı oluyor.

Çalışmayı yapanlar veri kalitesine dikkat çekiyorlar. Diğer bir deyimle daha sağlıklı bir çalışma yapılabilmesi için kapsamlı ve güncel bir hanehalkı araştırmasının gerekli olduğunu ısrarla belirtiyorlar. Bu tür çalışmaları yapmak için başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere diğer ilgili kurumların ellerinde daha sağlam verilere dayalı çalışmalar olduğunu umut ediyorum.

SON YÖK KARARI

Bu konuya değinmemin nedeni, YÖK’ün “Yurtdışından Öğrenci Kabulüne İlişkin Esasları” belirleyen son kararı. Karara göre TC veya KKTC uyruklu olup, lise öğreniminin tamamını KKTC hariç yabancı bir ülkede tamamlayanlar başvurmaları ve halinde sınavsız üniversiteye kabul edilebilecek. Üniversitelerin bu amaca yönelik kontenjanlarını YÖK belirleyecek.

Konu öğrencilerimin tepkisini çekmiş. Bize haksızlık yapılıyor diyorlar.

Haklılar bence. Daha birçok üniversitedeki öğretim elemanı olmadığı için boş geçen ders sorunu çözemeyen YÖK, üniversiteye sınavsız giriş konularına zaman ayırmasının nedeni akademik önceliklerle açıklanamaz. Zaten akademik sorunlar almış başını gidiyor. Uygulamalı bölümlerde okuyan öğrencilerin yetişme ve eğitim koşulları henüz istenen düzeyden çok uzak. Şimdi birde ayrıcalıklı öğrenciler mi yaratılıyor?

EĞİTİMDE FIRSAT EŞİTLİĞİ SORUNU

Yarı zamanlı hocalık bir yana, iki çocuğunu dershaneye göndererek pek çok emek ve para harcayan bir babayım. Dershane önlerinde beklerken tanıştığım birçok velinin hangi şartlarda para biriktirerek çocukları için fedakârlık yaptıklarına yakından tanık oldum.

İşin acı tarafı bunca para harcadıktan sonra ÖSS’yi kazanamayan gençlerin ailelerinin durumu. Bankadan veya eş dosttan borç alarak dershaneye para ödeyen ama çocuğu üniversiteyi kazanamayan ailelerin durumunu bir düşünsenize.

Bir de devlet okulu kazanamayıp, vakıf üniversitelerini kazanabilen ve her yıl binlerce lira para ödemeye çalışan, sabit gelirli aileler var ki onların hali içler acısı.

Şimdi tüm bu gerçekler ortada dururken YÖK birden bire liseyi yurt dışında bitiren öğrencilere kapı açıyor. Konu bir yere kadar, annesi, babası yurtdışında görevli olan, çalışan çocukların sorunuymuş gibi algılanabilir. Örneğin Almanya’da liseyi bitiren bir gencin ÖSS’de başarılı olma şansı olmadığını herkes kabul ediyor. Eğer sorun sadece buysa, umarım YÖK, kontenjanları bir kaç yüz öğrenciyle sınırlayacaktır.

Eğer, kontenjanlarda bonkör davranılırsa, o zaman parası olan velilerin çocuklarını ABD’de, Malezya’da, Mısır’da, Sudan’da okutmaları çok akılcı bir yaklaşım olur. Hem daha ucuza gelir, hem de istediği üniversite ve bölüm garantili olabilir.

Böylesi bir gelişme Türkiye’nin eğitim sistemine çözüm getirmekten çok sorunları derinleştirir. Birde, artan yoksulluk nedeniyle eğitimde fırsat eşitliği gibi bozuk olan bir yapıyı daha da bozar. Bu ülkede parası olanlar, daha az emek ve para harcayarak, çok daha rahat yüksek eğitim olanaklarına kavuşabilir duruma gelebilirler.

Konunun tüm ilgili taraflarının, çok geç olmadan, bu kararı bir kez daha gözden geçireceklerine inanıyorum.


Hakan Özyıldız - 18.03.2010
Toplam Ziyaretçi: 15456