THY’nin uçak alımı ve Hazine borcuna etkisi
Geçenlerde bazı gazetelerin ekonomi sayfaları bir habere geniş yer verdi. THY, 2013 yılına kadar, yaklaşık 8 milyar dolarlık bir yatırımla 80’den fazla uçak alacakmış.
THY’nin dünya ekonomik krizin sürdüğü dönemde bu kadar büyük yatırıma neden gerek duyduğu konusunu, uzmanlık alanım olmadığı için şimdilik bir kenara bırakıyorum. Ama belirtmeden geçemeyeceğim, Boeing ve/veya Airbus yetkilileri şimdiden kutlamalar için şampanyaları depolamaya başlamışlardır.
AÇIK HAZİNE GARANTİSİ
THY’nin bu alımı yaparken Hazine’den garanti isteyip istemeyeceğini merak ediyorum.
Bu güne kadar ki uygulamalara göre KİT’ler ve belediyeler, yurtdışından kredi alırken Hazine garantisi istediler. Yurt dışındaki satıcılar, her hangi bir KİT veya belediye borcunu ödeyemezse alacaklarının kolay tahsil edebilmek için Hazine’nin garantini şart koştular.
“Ne var bunda? Devletin Hazinesi verecek tabi.” diyebilirsiniz. Yasal mı? Yasal. Zaten Hazine dış borçlar için milyarlarca dolar doğrudan garanti vermiş durumda.
O zaman sorun nerede?
Geleneksel olarak KİT’ler ve belediyeler garantili dış borçlarının ödeme zamanı geldiğinde, nasıl olsa arkasında Hazine var deyip, borçlarını ödemiyorlar. O zaman garantör olarak yükü Hazine üstleniyor. Şimdiye kadar üstlendiği miktar 28 milyar lira. Bunları alacak olarak yazmış ama ödeyen yok?
Garanti deyince; THY uçak alımlarının yanı sıra başka bir habere göre, elektrik üretim tesislerinin özelleştirilmesinde de 5 yıllık alım garantisi verilecekmiş. Yani, santralleri alan şirket, ihtiyaç olsun olmasın elektriğini kamuya satabilecek. İhtiyaç yoksa elektrik toprağa verilecek, parası santrali alan şirkete ödenecek. Sizce elektriği satamayan kamu bu parayı nereden bulacak? Sorunun cevabı, mal sahibi Hazineden olmasın?
ÖRTÜLÜ HAZİNE GARANTİSİ
Böylesi bilinen garantilere bir de örtülü Hazine garantilerini eklemek lazım. Örtülüden kastım, şatlar oluşunca ödenmek zorunda kalınacak bazı borçlar var. Örneğin mevduata verilen garantiler. BDDK verilerine göre Şubat 2010 sonu itibariyle 131 milyar liralık mevduat, devlet güvencesi altında. Şimdilik söz konusu değil ama bankalara bir şey olursa, devlet bu kadar mevduatı ödeyeceğini garanti etmiş durumda.
Bunlara bir de Yap-İşlet ve Yap-İşlet-Devret projelerine verilen garantiler var. Çoğunluğu enerji ve ulaştırma alanındaki büyük projeleri için verilen garantiler 7 milyar dolar kadar.
Saydığımız kalemleri toplarsak hesaplanabilen garantiler, kabaca 170 milyar TL’ye ulaşıyor.
Şimdi rakamları beraber değerlendirelim. Bugün Hazine’nin toplam borcu 453 milyar lira. Buna KİT ve belediye mali yükümlülüklerini ekleyince toplam miktar 570milyar liraya çıkıyor. Bu toplama garantili borçlardan gelebilecek olası ek yükü de eklemek için çok detaylı hesaplar yapmak lazım. Hazine bu konuda oldukça gelişmiş teknik altyapıya sahip.
Burada konuyu basitleştirebilmek amacıyla, tüm garantilerin yüzde 1 ile 5’lik bölümünün ek yük olarak eklenebileceğini varsayarsak, toplam kamu borcu 575 - 600 milyar liraya kadar çıkabilir.
KAMU BORÇLARINA TAHKİM GELİYOR?
KİT ve belediyelerin borçlarının büyük bir çoğunluğunun birlerine ve başta Hazine olmak üzere diğer kamuya olduğunu hatırlatayım. Bu bağlamda, son günlerde bu borçların bir kısmının silinmesine ve yeniden yapılanmasına yönelik çalışmaların yapıldığına yönelik çalışmalar yapılıyor.
İlgilenenlere hatırlatayım. Türkiye, kamu borçlarının tahkimi için seçimden önce ve/veya sonra defalarca kanun çıkardı. Sonuç sadece kamu kurumlarının mali disiplinden uzaklaşmasına yaradı. Bu nedenle yenisinin yaşanan ekonomik sorunlara yararı olacağını pek sanmıyorum.
Ekonomiye olabildiğince geniş bir açıyla bakmaya çalışınca, THY uçak alımından buraya geldik. Şimdilik burada duralım.
Bir soru: Anayasa taslağına “Mali Kural”a ilişkin bir madde konulsa iyi olmaz mı? Kurala uymayan kamu kurumlarına, belediyelere ve KİT’lere kim, nasıl ceza verecek?
Hakan Özyıldız - 24.03.2010