İstihdamsız büyüme benim neyime
Bugün büyüme rakamları açıklanıyor. Bu satırların yazıldığı saatlerde, 2009 için yıllık küçülme oranı tahminleri yüzde 5 – 6 arasında değişiyordu.
İKİ KRİZİN KARŞILAŞTIRMASI
Yaşanan son krizin ekonomiye etkilerini daha iyi anlayabilmek için, ülkemizin yaşadığı en derin krizlerden olan 2001 Krizi ile karşılaştırmakta yarar var. Karşılaştırma yaparken bugün itibariyle elimizde olan, 2009 yılının ilk dokuz aylık verileri ile 2001 yılı rakamlarını kullanacağım. 2001’de küçülme oranı yüzde 5,7 idi.
Sağlıklı bir değerlendirme yapabilmek için o dönemde küçülmenin dokuz ay sürdüğünü, dördüncü çeyrekten itibaren büyümenin başladığını hatırlayalım. Son krizde, 2009 son çeyreği itibariyle verilere bakınca, küçülme bir yıl devam etti. Beklenti ekonominin krizden çıkışa 2009 son çeyreğinde, yani beşinci çeyrekte geçtiği yönünde.
İki dönemi karşılaştırmaya üretim tarafından devam edersek, imalat sanayindeki gelişmelere bakmak gerekir. İki krizde de küçülme dört çeyrek sürmüş. Öncü göstergeler 2009 son çeyreğinde imalat sanayinin büyüdüğü yönünde.
Bu Krizde tarım sektörü verileri 2001 Krizine göre daha cesaret verici. Son dönemde sadece bir çeyrekte küçülme yaşanırken, 2001 Krizinde bir yıllık küçülme süreci yaşanmış.
İnşaat, dikkat çeken diğer bir sektör. Önceki krizde beş çeyrek süren küçülme dönemi son krizde 2009 üçüncü çeyreği itibariyle 21 aya ulaşmış. Ekonomide bu kadar uzun sıkıntı çeken başka sektör yok. İnşaat önemli. Çünkü istihdam yaratan sektörlerin başında geliyor.
Karşılaştırmayı harcamalar yönünden yapınca konu biraz daha ilginç hale geliyor. Tüketim harcamaları son krizde, onbeş aydır azalıyor. Hanehalkının tüketme, harcama yapmaya mecali kalmamış. Merkez Bankası’nın enflasyonla mücadelesi açısından olumlu bir gelişme. 2001 Krizinde bu süreç bir yıl sürmüş, sonrasında harcamalar artmış.
Yanı sıra, yatırımlardaki azalma 2008 yılının ikinci çeyreğinden bu yana, altı çeyrektir devam ediyor. Önceki krizde bu daralma beş çeyrekte sona ermiş. Dış dünyanın etksiyle ekonomide, güven ortamı oluşmuş ve yatırımlar çoğalmaya başlamış.
İŞSİZLİĞİ AZALTMAYAN BÜYÜMEYE DİKKAT
Bu karşılaştırmaya yapmaktaki amacım iki dönemdeki işsizliği değerlendirmek. Önceki Kriz sonucunda işsizlik yüzde 10’lardan azdı. Son Krizde ise işsizlik oranı yüzde 13’ün üstünde. O günlerde yaklaşık iki milyon insan iş ararken, günümüzde bu rakam 3,5 milyon kişiye ulaşmış.
Artık işverenler de kabul ediyor. Bugün Türkiye’nin en büyük sorunu işsizlik. Özellikle genç işsizliği inanılmaz boyutlarda. Her dört gençten birisi iş arıyor. Hayat kuracak, evlenecek, çocuk sahibi olacak, tatile gidecek. Daha önemlisi kendi ayakları üzerinde durabilmek için ailesinden ekonomik bağımsızlığını ilan edecek. En önemlisi gelecek hayalleri kurabilecek. Hepsi bir iş bulmasına bağlı.
Ancak, insanlar uygunluğu bıraktı herhangi bir iş olsun, aç kalmayayım yeter diyor. Son krizde bir çok insan işini kaybetti. Aile dengeleri bozuldu. Boşanan, ailelerinin yanına dönerek daha rahat yaşamayı seçen çiftlerin sorunlarını medyadan izliyoruz.
Bu ve benzeri sorunları azaltamaya yaramayan büyüme rakamları sadece kısa vadeli değerlendirmeler için kullanılabilir. Kısa vadeli piyasalarda olumlu algılanabilir.
Yanlış anlaşılmasın. Dünyada yaşanan derin kriz ortamında, ne kadar çabuk büyümeye geçebilirsek olumlu bir gelişmedir. Ancak, kapasite kullanım oranı ve yatırımları düşük, istihdam yaratmayan, sadece önceki dönemle karşılaştırma yapılınca büyüyen bir ekonomi, var olan sorunların çözümü olarak görülmemelidir.
İşsiz sayısını azaltmayan büyüme oranı yetersizdir. Yeterli büyüme oranına ulaşmak için alınması gereken önlemler ve yapısal reformlar, daha fazla geciktirilmeden, siyasi gündemde öncelikli yerini almalıdır.
Hakan Özyıldız - 01.04.2010