Dış borçlar ve KİT’lerin borçları
Geçen hafta veri bakımından bereketli bir haftaydı. Büyüme ve dış ticaret verilerinin yanı sıra, 2009 sonu itibariyle, Türkiye’nin dış borcu ile KİT’lerin stok borçları açıklandı.
Büyüme rakamlarında, geçmişe dönük revizyonlar dâhil, dikkat çeken birçok konu yorumcular tarafından oldukça geniş bir biçimde işlendi. Ancak belirtmekte yarar var; Eğer iç tüketim bu kadar artıyorsa Merkez Bankası’nın işi gittikçe zorlaşıyor demektir. Faiz kararını beklenenden daha önce gözden geçirmek durumunda kalabilir.
Dış ticaret açıklarında ve özellikle ithalattaki hızlı büyümeyi açıklamak için ekonomideki diğer dengelere biraz daha geniş bakmak lazım. Böyle devam ederse yaz aylarında cari açık tartışmaları başlayabilir.
DIŞ BORÇLAR
Borç rakamlarına dönersek…
Türkiye’nin dış borç stoku 2009 sonunda 271 milyar dolar olmuş. Bir önceki yılsonuna göre 7,5 milyar dolar azalmış.
Dünyada böylesine derin kriz yaşanırken dışarıdan borç bulmak zor. Zaten Hazine’de bu nedenle iç borca ağırlık vermiş. İç borçlanmanın daha rahat olmasının bir nedeni var. Dövizle borç verenlerin elde ettikleri getiri, eğer yatırımlarını kur değişimine karşı sigortalayabilirlerse, TL’ye dönüp elde edebilecekleri getiriden çok az. Bu nedenle yabancılar dövizle borç vermek yerine TL ile iç borçlanma kâğıdı almayı tercih ediyorlar.
Dış borç rakamlarına bu açıdan bakınca, kamunun borç rakamlarındaki artışın 5 milyar dolar civarında kalmasının, çok fazla çoğalmamasının, nedeni biraz daha iyi anlaşılabilir.
Ancak, özel sektörün borçlarında durum biraz farklı.
Özel sektör, dış ticaretin finansmanında kullandığı bir yıldan kısa vadeli borcunu arttırmamış. Buna karşılık orta ve uzun vadeli dış borçlarının miktarını yaklaşık 13 milyar dolar azaltmış. Diğer bir deyimle öz kaynaklarından borç geri ödemesi yapmış. Ekonominin küçüldüğü, satışların azaldığı bir dönemde borç geri ödemek her babayiğidin harcı değil. Anlaşılan özel sektörün bilanço yapısı görünenden çok daha iyi. Bu olumlu bir durum.
Büyüme rakamlarına bakıldığında özel sektörün uzun dönemden bu yana yatırım yapmamasının nedeni anlaşılıyor. Şirketler ve bankalar yatırım yapmak yerine borç geri ödemeyi tercih etmişler.
Bu bağlamda dış borç verilerinde çok dikkat edilmesi gereken başka bir rakam var. 2010 yılında kamu ve özel sektörün ödeyeceği dış borç toplamı 51 milyar dolar. Bu miktarın 39 milyar dolarını özel sektör ödeyecek. Eğer özel sektör bu senede dış borçlarını azaltmaya devam ederse yatırım yine artamayacak demektir.
Bu durumda, tarım ve turizm sektörleri çok iyi olmazsa işsizlik yine sorun olacak.
KİT BORÇLARI
KİT’lerin borç stoku 2009 sonunda 68,3 milyar TL olmuş. Sevindirici olan gelişme, bir önceki yılsonunda da rakam aynıymış.
Ancak, kalemler arasında dikkat çeken değişiklikler var. 2009 seçim yılı olduğu için KİT’ler bankalara, özel şahıslara ve üreticilere olan borçlarını azaltmışlar.
Buna karşılık Maliye’ye ve Hazine’ye olan borçları artmış. Diğer bir deyimle vergi ve garantili dış borçlarından doğan borçlarını ödememişler. Bunun sonucunda geliri azalan Hazine, daha fazla iç borçlanmaya gitmiş.
Ayrıca, KİT’ler Hazine’den aldıkları devirli dış borçları büyütmüşler. Devirli dış borç; borcu dışarıdan Hazine alması, aynı veya daha uygun şartlarda KİT’lere devretmesi anlamına geliyor. Aynı şartlarda devrediyorsa, bu işlem Hazine’ye ek bir yük getirmez. Ama vadeyi ve diğer ödeme şartlarını daha düzelterek KİT’lere devrediyorsa, borcun geri ödeme zamanı gelince Hazine’nin yükü artar.
Diğer taraftan, başta enerji KİT’leri olmak üzere KİT’lerin birbirlerine olan borçları 37,6 milyar liraya ulaşmış. Bu rakam KİT borç stokunun yarısının birbirlerine olan borçlardan oluştuğunu gösteriyor. Bu nedenledir ki, çok yakında bir tahkim kanunu çıkarılarak bu borçlar silinecek ve/veya yeniden yapılandırılacak.
Sonuç olarak kriz ortamında, kamunun dış borcu ile KİT’lerin stok borçlarının fazla büyümemesi olumlu bir gelişme. Aynı disiplinin yaklaşan seçim ortamında da devam ettirilmesi gerekiyor.
Hakan Özyıldız - 05.04.2010