Mali Kural, borç stoku ve bir öneri

 

ündemde kalmaya devam eden Mali Kural’ın etkin bir reform olup olmayacağı sağlam ve kalıcı bir alt yapıyla kurulmasına bağlı. Bunun için üç konuya dikkat etmek gerekiyor. Birinicisi Mali Kuralın kapsamı. Bunu bir önceki yazımda ele aldım. Kamu kesimi, KİT’ler ve belediyeler dahil, en geniş biçimde resmin içinde olmalı.


AÇIK MI BORÇ STOKU MU?


İkinci konu, hedef olarak hangi değişkenin esas alınacağı: Kamu açıkları mı yoksa kamu borç stoku mu?


İlk bakışta pek fark yokmuş gibi görünüyor. Çünkü borçlar, açıkların sonucunda oluşuyor. O zaman açıklara sınır getirilince borçlar otomatik olarak azalacakmış gibi görünüyor. Tanım olarak böyle olmakla beraber, bütçe dışı işlemler ve koşullu yükümlülükler gibi açıklarda doğrudan yer almayan harcamalar borç stokunun, açıklardan daha fazla artmasına neden oluyor.


Aşağıdaki grafik bunun net göstergesi. Görüldüğü gibi, kamu borç stokunun ortalama artış hızı yüzde 15 – 25 aralığında iken bütçe açıkları yüzde 5’ler düzeyinde. Aradaki fark bütçede yer almayan işlemlerden geliyor. Özellikle 2001 yılındaki açık ile borç arasındaki farka dikkatinizi çekmek istiyorum. Hazine batan bankaların ve kamu bankalarının yüklerini üstlenince borçları tavan taptı. Kamu borç stoku patladı.


Benzer bir eğilim 2008 sonrasında da görülüyor. Bütçe açığındaki artış çok fazla olmamakla beraber borç stoku hızla artıyor.


 

BAĞIMSIZ KURULUN YETKİLERİ


Üçüncü konu mali kuralı izleyecek ve gerekitiğinde ceza verecek bağımsız kurumun oluşturulması gereği. Kurulu, Bakanlar Kurulunun atayacağı isimler olarak düşünmemek gerek. Bu kurul, sapma olduğunu anlayınca hedefe ulaşmaya yardımcı olacak önlemler alabilecek yetkilerle donatılmak zorunda. Yoksa bir rapor yayımlamak için bir kaç kişi bir araya getirerek olay geçişitirilirse, kurul baştan ölü doğar. Güvenilirliği olmayan bir kurulun yazacağı rapor ise sadece kağıt israfı olur.


Daha önce de yazdım. Mali Kural, kamu harcamalarını orta vadede azaltmayı esas alan bir maliye politikası aracıdır. Ekonomide talebi kontrol etmek için para politikası enflasyon hedefi çıpasına bağlanırken, maliye politilası da mali kuralla ilişkilendirilmektedir.


Sakın, “Şimdi talep kontrol etme, kısıtlama zamanı mı? Hani ekonominin büyümesi için canlandırmaya yönelik bir şeyler yapılacaktı?” diye düşünmeyin. Tamam bu beklentinizde haklısınız. Ama kamunun borcu bir yılda yüzde 25 artınca, size borç verenler ve vermek isteyenler paralarını geri alıp alamayacakalarını düşünmeye başlıyorlar. Karar alıcılar da, politik beklentileri nedeniyle, uzun dönemli yapısal vergi ve harcama reformları yapmayınca bu tür seçeneklere yöneliyorlar.


BİR ÖNERİ


Mali kuralı, baştan doğru kurgulanır ve eksiksiz uygulanabilirse ekonomiye yararlı olabilecek bir politlika aracı olabilir. Bu bağlamda, bir çok değişkeni içeren ve kamuoyunda anlaşılması çok kolay olmayan formuller yerine, kamu borç stoku artışının, reel ekonomik büyümeden ne kadar küçük olacağına yönelik bir seçeneği düşünmekte yarar var.



Hakan Özyıldız - 28.01.2010
Toplam Ziyaretçi: 15456