Bütçe verileri ne kadar gerçekçi?
İşim gereği bütçeyi yakından izlerim. Daha doğrusu izlediğimi sanıyordum.
Sorulduğunda, geçen yılın Eylül ayından sonra harcama ödeneklerinin yetmeyeceğini, hükümetin TBMM’den ek bütçe için yetki isteyeceğini iddia ediyordum. Ne olduysa oldu, ek bütçe kanunu Meclis’e gelmedi. Ama hükümet, TBMM’den aldığı yetkiden fazla bütçe harcaması yaptı.
Bu defa, TBMM’nin bu konuyu en önemli başlık yapacağını, konuya daha dikkatle yaklaşacağını düşünmeye başladım. Beklentilerimde yanıldım.
BÜTÇE SAPMALARI DA GÖSTERMELİ
Son günlerde Yunanistan bütçe verilerinin güvenilirliği tartışılmaya başlanınca, bizdeki durumu araştırma gereği duydum. Yılsonunu merkezi bütçe verilerinin yayımlanmasını bekledim. Aşağıdaki Tabloyu, Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü’nün internet sitesindeki rakamları kullanarak hazırladım. Hem 2008 de hem de 2009 da, özellikle faiz dışı harcamalarda, sapmalar var. Piyasalar ve medya, genellikle bütçe açığına odaklanır. Bu nedenle harcamalardaki sapma çok fazla önemsenmedi.
Kafam iyice karışınca konunun uzmanlarına danıştım. Bütçe konularında önde gelen iki bilim insanı, Ferhat Emil ve Doç Dr. H. Hakan Yılmaz, 2008 yılı için konuya açıklık getirdiler.
2008 YILI KESİN HESAP KANUNU
Olay kısaca şöyle;
Sene başında TBMM’den alınan harcama sınırları, sene içinde ilginç bir yöntemle aşılmış. Personel kalemindeki ödeneklerden önce yedek ödeneğe, oradan da diğer harcama kalemlerine aktarılmış. Daha sonra bu aktarımların yapıldığı ödeneklerden yıl içinde fazla harcama yapılabilmiş. Buna karşılık, personel kaleminden ödeneksiz harcama yapılmış.
İşin en ilginç yanı, konuya Sayıştay’ın yaklaşımı. 2008 yılı Kesin Hesap Kanunu görüşülürken, “tamamlayıcı-mütemmim ödenek” tavsiyesi vermiş, kararı TBMM’ye bırakmış. Görünen o ki, konu fazla önemsenmemiş. Aksi halde yetkililer hakkında yasal işlem yapılması gerekebilirdi.
Hatırlayacaksınız, 2001 Programının temel taşlarından birisi kamu harcama reformuydu. 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu yapısal reform programının önemli yapı taşlarından biriydi. Kanunun temel amacı bütçe şeffaflığını ve hesap verilebilirliğini arttırmaktı.
Yukarıda özetlenen olay, anılan Kanunun 21. maddesinin son fıkrasında yer alan “Personel giderleri tertiplerinden, aktarma yapılmış tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma yapılmış tertiplerden, diğer tertiplere aktarma yapılamaz.” hükmüne aykırılık içeriyor.
Ama kime ne diyeyim?
YASAMANIN BÜTÇE YAPMA HAKKI
Şeffaflık ve hesap verilebilirlik demokrasinin önemli kurumlarındandır. Bütçe hakkı TBMM’nin demokratik haklarının başında gelir. Meclisler, 1215 yılında İngiltere’de imzalanan Magna Carta’dan beri, krallarla ve hükümetlerle bu yetki konusunda çeşitli güç kavgalarına girmişlerdir. Hem gelirlerin toplanmasında hem de toplanan paraların harcanmasında izleme ve denetleme görevleri üstlenmişlerdir. Demokratik devletler buna ilişkin kurumları anayasalar ve yasalarla oluşturmuşlardır. Bu bağlamda 5018 Sayılı Kanun da bizim için son modern yapılanmadır.
Ne yazık ki, bu ülkede yasaları bilmek bazen insanı böyle içinden kolay çıkılamaz durumlarla karşı karşıya bırakıyor. Atalarımız “Yarı cahil, kör cahilden beterdir.” demişler. Ne kadar haklılar. Kanunu bilip, uygulamayı anlayamayınca “yarı cahil” olarak kafanız karışıyor. Aklınıza kanunda yazılmayan uygulamalar hiç gelmiyor.
Bu olay beni, ister istemez, tekrar “Mali Kural” tartışmalarına götürdü. Çıkan kanunların uygulanmasında bu tür sorunlar olursa, ne kadar iyi kural yazarsak yazalım, yıl içindeki gelişmeleri takip etme konusunda çok yeterli olmayabilir.
Yanı sıra, yasama organları bütçe yapma hakklarını tam olarak kullanamıyorlarsa, demokrasinin ne kadar geliştiği de tartışma konusu olabilir.
Hakan Özyıldız - 17.02.2010