Doğru mali kuralın gerekliliği

 

Orta Vadeli Program ve ona ilişkin dökümanlar yayımlandığında kamu açıklarını esas alan bir mali kural formülü, tartışılması amacıyla, kamuoyuna açıklanmıştı.


Bu köşeyi takip eden okurlarım hatırlayacaktır. Yazılarımda, ülkemizin pratiğinde bütçe açığı ve ona bağlı kuralların çok akılcı bir gösterge olamayacağından defalarca bahsettim. 1994 ve 2001 Krizlerindeki deneyimler bize, siyasi karar alıcılar ile bazı “cin fikirli” bürokratların, kamu açıklarının büyüdüğü dönemlerde bütçe dışı işlemlere yöneldiklerini göstermiştir.


Son günlerde yaşanan bazı örnekler, bana eskiyi çağrıştırmaya başladı.


KARAYOLLARININ KAMU BANKALARINDAN BORÇLANMASI


Hazine, her ay olduğu gibi, Ekim ayı Kamu Borç Yönetimi Raporunu yayımladı. 2001 sonrasında şeffaflığı ve hesap vermeyi ilke edinen Hazine’deki borç yöneticileri, kapsamlı bir rapor yayımlayarak kamuoyunu en geniş şekilde bilgilendirmeye çalışıyorlar.


Son raporda dikkatimi çeken konulardan birisi de, bütçe kapsamında yapılan dış borçlanmalar. Hazine’nin Karayolları Genel Müdürlüğü için yaptığı dış borçlanmalar, Eylül 2009 itibariyle 776 milyon dolara ulaşmış.


İlginç olan durum, bu miktarın sadece 70 milyon doları bir yabancı bankadan. Kalan bölümü Ziraat ve Halk Bankası’nın yurt dışı şubelerinden alınan borçlar.


Olabilir, bu bir tür klasik bankacılık faaliyetidir. Eskiden olduğu gibi görev zararı uygulaması gibi bir durum yok diyerek kendimi, zorda olsa, ikna etmeye çalıştım.


PEŞİN PARA İLE ASFALT KAPLAMA


Tam ikna olmak üzereyken, gazetelerde ikinci bir ulaştırma sektörü haberi yayımlandı.


Habere göre 11 bin kilometrelik bölünmüş yolun sıcak asfalt kaplanması için 8-9 milyar dolarlık bir yatırım gerekiyormuş. Sıcak asfaltın uzun ömürlü bir yatırım olduğundan bahisle önemi vurgulanmış ve özel sektör yatırıma davet edilmiş.


Bütçede yeteri kadar ödenek bulamayan kamu, yukarıdakinden çok farklı olmayan bir finansman yönetimi öneriyor. Müteahhitlere “Siz bankalardan peşin borçlanın, asfalt kaplama işini yapın, devlet size 5 yılda geri ödesin.” deniyor. Bir taraftan bakınca işin bitirilmesi açısından akılcı bir yaklaşımmış gibi görünüyor. Çünkü para boşa gitmeyecek, doğru bir yatırım için kullanılacak.


Ancak olaya devlet bütçesi açısından bakınca, kamu gelecek yıllarda milyarlarca dolar borçlanmış olacak ama açık bütçede görünmeyecek. Borç yıllara yayılmış olacağı için fazla olumsuz etki yaratmayacak.


İŞSİZLİK FONUNDAN ÖDENEK YAZMA


Kamuda şeffaflığı zedeleyecek diğer bir örnek biraz teknik bir konu. Özetlemeye çalışacağım.


11. Ağustos. 200 tarihli 5921 sayılı İşsizlik Sigortası Kunununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2. maddesinde; İşsizlik Fonu gelirlerinin bir kısmı Hazineye gelir olarak aktarılıyor. Yasa bu tutar kadar bütçeye ödenek yazmak üzere Maliye Bakanına yetki veriyor. Harcamalar GAP yatırımlarına öncelikli olmak üzere altyapı yatırımlarında kullanılacak.


“Ne var bunda?” demeyin!


Bu yasa TBMM’den nasıl geçti bilemiyorum. Ancak sayın milletvekilleri en temel anayasal haklarından olan bütçe yapma yetkisini kullanamaz hale gelmişler. Fonun nema gelirlerinin ne kadar olacağı belli değil. Buna bağlı olarak harcama yazılabilecek miktarda tam olarak bilinemiyor.


Umarım, bu maddeden yetki alındığı varsayılarak, 2009 yılı bütçesinde ödenek üstü harcamalar ek bütçe kanunu çıkarılmadan yapılmaz. Yapılırsa konu sadece bütçe yapma ilkesine aykırı olmakla kalmaz, aynı zamanda bütçe açığı tahminleri ve buna bağlı olarak borçlanma progrmı yapmaya çalışan piyasa oyuncuları için de bir şeffaflık sorunu olarak ortaya çıkacaktır. Kamu borç idarecilerinin güvenilirliği olumsuz etkilenecektir.


GEÇMİŞTEN DERS ALABİLMEK


Bazılarınız kriz ortamında bu tür konulara fazla dikkat edilmemesi normal gelebilir. Burada sorun harcama yapmak veya yapmamak değil. Sadece şeffaf olabilmek. Borç verenleri doğru bilgilendirmek.


Çünkü geçmiş deneyimler, mali disiplinin en çok bütçede yeralmayan, şeffaflıktan uzak işlemlerle bozulduğunu gösteriyor. Böylesi bir gelişmenin sonucunda devletin borçlarını çeviremez duruma geldiği, ancak krizden sonra ortaya çıkıyor.


Bu bağlamda yakında yasal yapısı hazırlıkları yapılacak olan mali kural çalışmalarında kamu borç stokunu esas alan yaklaşımlar üzerinde çalışılması yararlı olacaktır.






Hakan Özyıldız - 08.11.2009
Toplam Ziyaretçi: 338316