Ekonomi ve ahlak

Haftanın gündemi bütçe açığı ve artan işsizlik. Bu iki konu hakkında yazmamam, gittikçe kötüleşen iki temel göstergeye artık eskisi kadar önem vermediğimden değil. Aksine bu sorunlar gittikçe büyüyor. Bu nedenle bu başlıkları önümüzdeki günlerde daha çok konuşup, tartışacağız.

Buna karşılık, geçen hafta Active Academy’nin 7. Uluslararası Finans Zirvesi’nde, ülkemizdeki üç dinin liderinin tartıştığı ekonomi ve ahlak konusu, çok sık ele alınan bir konu değil. Bu nedenle kısaca bu konuyu ele alacağım.

DİNİ LİDERLERİN BAKIŞI

Toplantıyı düzenleyenler çok olumlu bir adım atmışlar ve asıl işleri uhrevi sorunlarla ilgilenmek olanların, dünyevi sorunlara bakışlarını toplumla paylaşmalarına yardımcı olmuşlar.

Din adamlarına göre, küresel krizin temel nedenlerinin başında ahlaki ve manevi yoksulluk geliyor. Gelir dağılımındaki bozulmaya yeteri kadar ilgi gösterilmemesi, çözüm aranmamasını eleştiren dini liderler, küreselleşmenin gelidiği aşamaya ve CEO’ların krizdeki etkilerine de dikkat çekmişler.

AHLAK SORUNUNA İKTİSADİ BAKIŞ

Baştan belirtmekte yarar var. Benim veya herhangi bir iktisatçının, dini anlamda ahlak konusunda görüş belirtmesi hem gereksiz, hem de yersizdir.

Ancak, ekonomi sonuç olarak insan davranışlarının bütünüdür. İnsanların tüketim, yatırım ve tasarruf gibi ekonomik kararlarında sosyo – kültürel etkenler önemli rol oynarlar. Örneğin, gençlerin tasarruf eğilimi ile emeklilerin ki oldukça farklıdır. Genç insan, eğer iş bulabilirse, emekliliğine hazırlık amacıyla para biriktirmeyi düşünür. Buna karşılık, 70 yaşındaki bir insan için artık asıl olan harcamaktır.

Bu ve benzeri nedenlerle iktisatçılar ahlak gibi davranış biçimlerini de incelerler.

Bunlardan bir tanesi, kitaplarını ünlü iktisatçı Charles P. Kindleberger’dir. Nobel ödüllü ikitisatçı, “Cinnet, Panik ve Çöküş; Mali Krizlerin Tarihi” başlıklı kitabının “Dolandırıcılıkların ortaya çıkması” konunusun alan bölümünde ahlak konusuna özel atıfta bulunuyor. Yazar “...modernite geri kalmışlıktan pek çok yönden ayrılmıştır; bu yönlerden biri de ahlaklı olmaktır. Gelişmenin ilk evrelerinde sadece aile içinde şeref ve güven kodları oluşturulmuştu. Bu koşullarda hırsızlık yabancılardan beklendiği için yakınları kayırmalar etkiliydi.” yorumunu yapıyor.

YAKLAŞIMLAR FARKLI MI?

Dikkatli bakınca iksatçılar ile din insanlarının ahlak konusunda buluştuğu bazı noktalar göze çarpıyor. Her iki taraf ta ahlaklı olmanın gereğine ve önemine atıfta bulunuyorlar.

Farklılıklardan birisi, iktisatçılar açısından ahlakta modernlik ve geri kalmışlık ayrımının olması. Kanımca bu çok önemli bir bakış farkı. Kindleberger’in hırsızlığın yabancılarca yapıldığına yönelik tespiti bana, siyasilerin kendi partidaşlarını savunurken sıklıkla kullandıkları, “Bizimkilere çamur atılıyor” yorumunu hatırlattı.

İkinci fark ahlaksızlığın cezalandırılmasında. İktisatçılar için devletten çalmayı mübah sayanı, KDV hırsızlığı yapanı, ihaleye fesat karıştıranı hemen bulup cezalandırmak gerekiyor. Eğer bu tür faaliyetler cezasız kalıyorsa, toplumda genel kabul görmeye başlıyor ve sonucunda suç olmaktan çıkıyor. Aynen, çok tanınan bir belediye başkanına, “Çalıyor ama iş te yapıyor” görüşüne rağmen oy verildiği gibi.

MODERN AHLAK GELİŞMİŞLİK GÖSTERGESİDİR

Eğer gelişmiş bir ülke olmak isitiyorsak; devlet malını çalanı, işçisinin hakkını vermeyeni, çalışmadan para almayı hak sayanı, borcunu çeşitli yalanlarla ödemeyeni cezalandırma işi öteki dünyaya bırakılmamalı. Kabul etmek gerekir ki, camiye, kiliseye veya havraya giden cemaatin içindeki KDV hırsınızını, vergi kaçıranı ibadethaneden atmak görevi hoca, papaz veya hahamın işi değildir. Olması da çok zordur.

Bu tür ahlaksızlıkları ortaya çıkarmak ve ahlaksızları yakalamak görevi devletin işidir. Gelişmiş bir ülke olabilmek için önce eğitim reformu yapıp “beyinde ahlak” anlayışını öne çıkarmak gerekiyor. Daha sonra devlet, kendisini soyanı yakalamak için, yasal ve idari örgütlenmesini yeteri kadar yenilemelidir. Bu sorunlar giderilemezse toplumda yer bulan ahlaksızlık, tüm gayretlere rağmen, yayılır.

Sorunlar çözülmesi zorlaşacak kadar büyümeden, gerekli tedbirleri almak gerekiyor.


 


Hakan Özyıldız - 18.11.2009
Toplam Ziyaretçi: 15456