IMF ve sıcak paraya önlem gereği

IMF Programı ekonominin gündemine tekrar girdi. Piyasalarda yüksek bir beklenti oluştu. Eğer IMF heyeti en kısa sürede davet edilmezse sorun olacak. Beklentiler Programın önden yüklemeli olacağı, paranın çoğunun bu yıl geleceği yönünde.
 
Uzun süreden beri görüşmeleri süren Programa IMF kaynaklarının ucuzluğu neden olarak gösteriliyor. Bu durumda önce ne kadar yabancı kaynağa gerek var bir bakalım. 2010 yılı bütçesi TBMM’ye sunulurken DPT’nin verdiği rakamlara göre, cari açık 18 milyar dolar olacak. Ekonomik büyüme performansına göre rakam değişebilir.
 
Açığın nasıl karşılanacağına baştan karar verilmesi ve bu doğrultuda çalışmalar yapılması çok doğal. Bu bağlamda olası yabancı para girişlerine kısaca bakmakta yarar var.
 
VARLIK BARIŞI VE ÖZELLEŞTİRME
 
Bu yıl ekonomiye farklı bir kaynak girişi var. Parasını, tasarrufunu yurt dışında, kayıt dışında tutanlar küçük bir vergi ödeyerek kayda alabilecekler. Maliye Bakanlığı’nın açıklamalarına göre varlık barışında beyan edilen miktarın önemli bir bölümü yurt dışından gelen döviz. Gazetelere yansıyan rakamlara göre 15 milyar dolar civarında kaynağın Türkiye’ye getirileceği beyan edilmiş. Önemli bir kaynak.   
 
Eğer dışarıdan döviz getireceklerini beyan edenler, paralarını resmi işlemlerinin tamamlanmasının ardından hemen yurt dışına çıkarmazlarsa, sistemde döviz artışı olacak demektir.
 
Bunun yanı sıra, açıklanan özelleştirme programına yabancıların ilgi göstereceği muhakkak. İlginin derecesine göre dışarıdan döviz girişi de olacak. Özellikle enerji sektöründe üretim ve dağıtım şirketlerine, limanlara, köprülere yabancıların ilgisi olacaktır. En azından yerli ortaklarıyla yapacakları alımlarda dışarıdan döviz getireceklerdir
 
TAHVİL BORÇLANMASI
 
Hazine yılın ilk dış borçlanmasında 2 Milyar dolar topladı. Miktar az değil. Çok talep vardı denildiğini duyar gibiyim. Getirisi bu kadar büyük olan kâğıda yüksek yatırımcı ilgisi olması oldukça doğal.
 
Hazine ihraç ettiği yeni tahvillere, benzeri ABD Hazinesi kâğıdına ödenenden yüzde 2,25 fazla faiz ödeyecek. Bilinmesinde yarar var; bizim kâğıdın getirisi yaklaşık yarısı kadar daha fazla. Son aylarda dünya piyasalarında bu kadar iyi getiri fazla bulunamıyor.
 
Talebi etkileyen diğer bir neden de dünya bono-tahvil piyasalarında son günlerde izlenen gelişmeler. Uluslararası fon yöneticileri portföylerindeki ABD ve İngiltere hazinelerinin kâğıtlarını azaltmaya başladılar. Bunların yerine “yükselen piyasa ekonomileri”nin kâğıtlarına yöneldiler. Anlayacağınız ellerinde, nereye yatıracaklarına tam karar veremedikleri fazla dolar var.
 
Ancak burada insanın aklına ister istemez şu soru geliyor: Madem ucuz kaynak için IMF programı yapılacak o zaman bu kadar çok borçlanma yapılmasaydı olmaz mıydı? Nasıl olsa yıl içerisinde yeni borçlanmalar yapılacak. Belki şartlar biraz daha olumlu olabilirdi. Olası IMF anlaşması kredi notumuzu yükseltebilir, iç ve dış borçlanma biraz daha ucuzlayabilirdi.
 
SICAK PARA GİRİŞİ
 
Yabancı para girişi olasılıklarına IMF’den alınacak para ile Program yapılması durumunda artarak gelecek sıcak parayı da eklemek gerekiyor. Can alıcı soruyu burada sormak lazım. Bu kadar döviz girişi bekleniyorsa, TL’nin aşırı değerlenmesini önlemek için sıcak para girişlerine bir önlem almak gerekmez mi? Brezilya, Çin ve son olarak Rusya sıcak para girişleri konusunda tedbirler açıklıyorlar. Değerlenen yerli paranın ihracata olumsuz, ithalata olumlu etki yaptığını biliyoruz. Bunun sonucunun üretimin azalması, işsizliğin çoğalması olduğunu deneyimlerle yaşadık. Olumsuzlukları tekrar yaşamanın ne gereği var?
 
Bunun yanı sıra hatırlamakta yarar var. Gelişmiş ülkelerdeki emeklilik fonları Krizde büyük zararlara uğradılar. Kendi çalışanımıza ve emeklimize vermemiz gereken kaynakları, ülkelerinde yüksek gelir elde edemeyen fonlara kaptırmamak için tedbir almanın tam zamanı.


Hakan Özyıldız - 09.01.2010
Toplam Ziyaretçi: 15456