Mali Kural ve Hazine alacakları

Bir maliye politikası aracı olarak Mali Kural uygulaması, içeriği ve uygulaması konusunda rezervlerim olmasına rağmen, olumlu bir adım.
 
Mali Kural ekonomilerde kamunun yatırım ve tüketim harcamalarına sınır getirmeye yönelik bir araçtır. Ekonomide kamu payınının azalması ana hedeftir. Siyasi mülahazalarla aşırı harcama yapılarak açıklar veren kamu kesiminin ekonomide yaratacağı sorunlara yöneliktir.
 
Bilindiği gibi merkezi hükümet, mahalli idareler, KİT’ler, bütçe dışı fonlar, sosyal güvenlik kurumları ve diğerlerinin gelirlerinden fazlasını harcamaları ekonomide borçlanma baskıları yaratır.
 
Kamu borçlanmasındaki artışlar sonunda kredi talebi olanların daha pahalı borçlanmalarına neden olur. Bu nedenle Mali Kural uygulaması yapan ülkelerde sınırlamalar genellikle harcamalara sınırlamalar getirir. Bazı ülkelerde de kamu borç stokunun artışına sınırlamalar konmaktadır.
 
HAZİNE ALACAKLARINDAKİ ARTIŞ
 
Türkiye deneyimleri, kamu kesiminde muhasebe ve denetim standartları sorunları nedeniyle açıklara dayalı kuralları esas alan uygulamaların çok etkili olamayacağını gösteriyor.
 
Nedenlerden birisi bütçe dışındaki işlemlerin çokluğudur. Hazine alacakları en canlı örnektir. Hazine özellikle dışarıdan döviz borçlanan kamu kurumlarına garantör olmaktadır. Belediyeler, KİTler ve diğer kamu birimleri tek başlarına piyasalardan borçlanırken yüksek faizler talep edilir. Burada Hazine devreye girerek ucuz borçlanma olanakları sağlanmasına yardımcı olur. Böylelikle borç stokunun ve yurt dışına kaynak transferinin azalmasını sağlar. Ancak, borcu alan ve harcayan kamu kurumları geri ödeme zamanı gelince topu hemen Hazine’ye atarak, genellikle sorumluluklarını yerine getirmezler. Yasa gereği Hazine dış borçları öder, kamu kurumalarını kendine borçlandırır. Diğer bir deyimle, belediyenin, KİT’in dış borcu Hazine borcu haline dönüşür.
 
Aşağıdaki Tabloda Hazine alacak verileri yer almaktadır. Ağustos ayı itibariyle Hazine’nin çeşitli kamu kurumlarından olan alacakları 27,5 milyar liraya ulaşmış. 
 
Rakamlar sizi yanıltmasın.  
 
Fonlardan alacaklar, 2001 Krizi sırasında batan bankalar için TMSF’ye verilen borçlar karşılığı oluşan yükümlülükler. Hükümet bir kanun çıkararak 2007 yılında bu borcu silmiş. Hazine “tahtaya yazdığı” alacakları tahsil edememiş.
 
İkinci dikkat edilmesi gereken konu, 2005 yılında mahalli idareler ve KİT’lerden olan alacaklar yeniden yapılandırılmış. Tablonun Fonlar Hariç Toplam bölümünde de görüldüğü gibi, fazilerin bir kısmı silinmiş, sonraki iki yılda alacak stoku azalmış. Kısmen rahatlayan belediyeler ve KİT’ler 2008 yılından itibaren tekrar borç biriktirmeye başlamışlar. Görüldüğü gibi, Hazine alacaklarının yarısı belediyelerden.
 
KAMU AÇIĞI YERİNE BORÇ STOKU
 
Böylesine sorun olan alacak stoku muhasebe kuralları gereği merkezi bütçe rakamlarında ve diğer kamu kurumunun kayıtlarında açık olarak görünmez. Genellikle bilanço dışı işlemlerde yer alır.  Borçlar Hazine tarafından ödenmeye başlanınca, sadece faizleri kamu açığına dönüşür.
 
Bu nedenle kamu açıklarını dikkate alan bir mali kural yerine, geniş tanımlı kamu borç stokuna odaklanan seçenekleri düşünmek daha yararlı olacaktır.
 
Ekonomi, tarih bilgisiyle birleşmeyince geçmişten gerekli ders alınamıyor. Hatırlanacaktır, 2001 Krizinde, kamu borçlarının aşırı artmasının bir nedeni de, zamanında bütçede yer almayan KİTlerin görev zararlarından ve banka operasyonlarından oluşan açıklardı. Tarih göstermiştir ki, kriz geldiğinde ödemek zorunda olduğumuz kenarda biriken borçlar, ekonomide tahribatı derinleştirmektedirler.
 
 
 


Hakan Özyıldız - 26.09.2009
Toplam Ziyaretçi: 15456