2010 Kamu dengeleri üzerine

Maliye Bakanlığı ve DPT, 2010 yılı bütçe ve genel ekonomik hedeflere ait büyüklükleri yayınladılar. Kısa notlar ve sorularla bazı konulara dikkatinizi çekmeye çalışacağım.    
 
Yayımlanan raporlara göre:
 
  • Ekonominin büyümesi için, toplam harcamaların yüzde 86’sını yapan şirketlerin ve hane halkının tüketim ve yatırım harcamalarını arttırmaları gerekiyor. Soru: Harcayacak geliri nereden bulacaklar?
  • Ödemeler dengesi 18 milyar dolar açık verecek. Büyük bir rakam değil. Finansmanı sorun yaratmaz. Dünyada gelişme yolundaki ülkelere döviz akıyor. Soru: Yüksek reel faiz devam edecek mi?
  • Kamu Kesimi Borçlanma Gereği (KKBG) 2009 yılında GSYH’nın yüzde 6,4’ü kadar olacak. 2001 Krizinden sonraki en büyük rakam. Bu büyüklüğün gelecek yıl yüzde 4,1 olması bekleniyor. İyileşme bütçe ve KİT dengelerinde olacak.
  • Önce bütçeye kısaca bakalım.  Vergi gelirleri yüzde 16 kadar artacak. Vergi artışının ne kadar iddialı olduğunu gösterebilmek için bir veri vereyim. Kamu Maliyesine giriş derslerinde okutulur. Verginin gelir esnekliğini saptamak için; milli gelir bir birim artarken, reel vergi geliri artışının ne kadar olduğuna bakılır. Yıllar itibariyle incelendiğinde bu rakam bizim ekonomimizde yüzde 1 – 1,5 arasında değişir. Rakamı 2010 için hesapladığımızda ise; ekonomi yüzde bir büyürken, vergi gelirlerinin yüzde 3,6 büyüyeceği görülüyor. Eğer gerçekleşirse tarihsel bir rekor olacak. Soru 1: Bu tarihsel başarı sağlanamazsa, açığı kapatmak için bir kamu bankası, Körfez kökenli yatırımcılara satılacak mı? Soru 2: Görünen o ki, gelir artışlarının önemli bir bölümü; petrol, alkol ve sigaradan alınan ÖTV’den sağlanacak. Bu malların fiyatı artacak. Kaçakçılara gün doğacak. Acaba, kaçakçılıkla mücadelede “Açılım” sonucu dağdan gelen ve çiçeklerle karşılanan kaçakçılık uzmanlarına(!) iş verilmesi düşünülüyor mu?
  • Harcama rakamları da dikkat çekici. Cari transferlerde 2009’göre reel düşüş var. Kriz sonrasında sosyal harcamaları reel olarak düşürebilmek için yapısal düzenlemeler yapmak lazım. Daha önce bütçeden para vermeye alıştırdığınız kesimlerin paylarını reel olarak azaltmak çok kolay değil. Bu “hızla sürdüğünüz arabada aniden fren yapmanız” anlamına gelir. Soru: Seçimler yaklaşırken bu fren tutar mı?.
  • Bu bağlamda, bütçe açığının 50 milyar seviyesinde kalabileceğinden şüpheliyim. İşin uzmanı arkadaşlarımın yardımıyla yaptığım ilk tahminlere göre açık 60 milyar liranın üstüne çıkabilir. Bu hesaplamada harcama kalemlerinde hiç bir değişiklik öngörmüyorum. Tüm fark gelirlerden kaynaklanıyor.
  • Gelecek yıl, hem bu açığı kapatmak hem de bütçe dışı işlemlerden kaynaklacak ek borçlanma ihtiyacı nedeniyle, Hazine, borç stokunu yaklaşık 65 – 70 milyar lira kadar büyütmek zorunda kalabilir. Soru: Bankalar bu artışın ne kadarını karşılamaya hazırlar?
  • Mahalli İdarelerin dengesinde en iddialı kalem vergiler. Bu kalemde 2009 yılına göre yüzde 30 artış öngörülüyor. Eğer bütçedeki vergi hedefi tutarsa, belediyelere aktarılacak kaynakta sorun olmaz.  
  • Sosyal güvenlik sisteminin açığı devam ediyor. Bütçeden sisteme aktarılan kaynak 2009 da 54 milyar lira civarında iken, gelecek yıl 58 milyar lira olacak. Rakamları daha iyi anlayabilmek için küçük bir hatırlatma yapayım. Bu rakam 2007 yılında 33 milyar liraydı. Soru yerine küçük bir karşılaştırma: Bütçe ve KİT’ler dahil tüm kamu kesiminin, 2010 yılında yapacağı yatırımların toplam büyüklüğü 45 milyar lira. Orta vadede bu ve benzeri harcamalardan tasarruf yapılıp yatırımlara kaydırılamazsa işsizlikle mücadele zor.
  • İşsizlik Fonu gelirlerinden 4,1 milyar liralık bölümü bütçeye aktarılacak. Devlet bir taraftan Fona katkı payı öderken, diğer taraftan gelir yazacak. Ayrıca Fon parasının büyük bölmünü kamu kağıtlarına yatırdığı için, Hazine önemli bir kaynaktan mahrum kalacak. Soru: Bankalar borç verme miktarını ne kadar arttırabilecekler?
  • Yukarıda da değindim. KİT dengesi oldukça olumlu görünüyor. Bu görünümün arkasındaki en önemli varsayım, KİT’lerin sattıkları mal ve hizmetlerden elde ettikleri hasılatın yüzde 11 kadar büyümesi. Enflasyon yüzde 5 olurken, hasılatın bu kadar artması için üretimde ve satışlarda reel artış bekleniyor.
 
Yazıyı hemşerim Temel’in bir sorusuyla bitireyim. Temel hasta olduğuna kimseyi inandıramayınca, ölmek üzereyken vasiyet etmiş ve mezar taşını şöyle yazdırmış. ”Hastayim dedum inanmadunuz. Şimdi ne oldi?”


Hakan Özyıldız - 24.10.2009
Toplam Ziyaretçi: 338311