İşsizlik gençleri yakıyor
Geçen hafta açıklanan ÖSS sonuçları açıklandığında bizim evde bayram vardı. Küçük oğlum ve bir arkadaşı istedikleri bölümleri kazandıkları için çok mutluydular. Kazanan gençlerin gözlerindeki sevinç ışığı insana umut, hayat veriyor.
Ama ben onlar kadar mutlu olamıyorum. Sakın yanlış anlamayın. Hiç mi sevinmedin diye sorarsanız... Aslında çok rahatladım. Ancak diğer taraftan, üniversiteden mezun olacak büyük oğlum aklıma geliyor. Seneye iş arayacak. Yeni girenler de dört yıl sonra okullarını bitirecekler ve iş aramaya başlayacaklar. Onları da düşünmeden yapamıyorum.
Boş ver, hayatın tadını çıkar diyenlere son açıklanan işsizlik verilerine bakmalarını öneririm. TÜİK rakamları her dört gençten birinin işsiz olduğunu gösteriyor. Patlamaya hazır bir sosyal bomba gibiler. Gençler için hayat gelecektir. Eğitim sorununu kısmen de olsa çözdüğünü varsayanlar, okullarını bitirip iş ve aş mücadelesine başlayacaklar. Onlar için eğitimin içeriği vb sorunlar şimdilik hiç bir anlam ifade etmiyor. Henüz rahat iş bulabileceklerine olan inançlarını kaybetmediler.
Bu bağlamda, TÜİK istihdam verilerinde sadece işsizlik oranlarına bakmamak gerekiyor. Hatırlamakta yarar var: İş aramayıp çalışmaya hazır olanlar da çalışmak istiyorlar. Aşağıdaki grafik toplam işgücü ile işsiz olanlar ve iş bulma konusunda ümitsiz olanları beraber ele alan verileri içeriyor.
Veriler çok ilginç. İşsizler ve ümitsizlerin toplam işgücüne oranı yaklaşık yüzde 20’ler civarında. Bu rakam bize iş ihtiyacı olan her beş kişiden birinin işsiz olduğunu gösteriyor. İşsizlerin ve ümitsizlerin sayılarında geçen yılın yaz aylarından bu yana 1,5 milyon kişi civarında bir artış var. İşsizlerdeki ve ümitsizlerdeki yıllık artış yaklaşık yüzde 38 civarında. Rakamın büyümesinde kısmen krizin etkisi görülüyor. Ancak yapısal işsizlikde unutulmamalı.
Grafikte de görüldüğü gibi, işgücü rakamları da sabit değil, değişken. Uzmanı olmadığım için, bir ay artan işgücünün diğer ay nasıl azaldığını anlayamadım. Diğer taraftan işsizlik rakamlarındaki mevsimsellik dikkat çekiyor. Mayıs – Kasım arasında inşaat, tarım ve hizmetler sektöründe görülen işgücü talebi nedeniyle işsizlik azalıyor. Bu nedenle Mayıs ayını bir önceki aya göre değerlendirmemek lazım. Sorunu tam olarak anlayabilmek için geçen yılın aynı dönemiyle karşılaştırmak gerekiyor.
Ümitsizlerin en büyük sorunu eğitim yetersizliği ve kısmen de yaşlılık. Eğitim sorunu olanların bir kısmı orta okul ve düz lise mezunu. Meslekleri yok. Bir kısmı da okudukları okula göre iş bulamıyorlar. Örneğin kimya, ziraat, iktisat vb okulları bitirenler için yetetli iş sahası yok. Ailelerinin yanında bekleyip zaman geçirmeye çalışıyorlar. Sorun kısmen öteleniyor. Ancak, ekonomide canlanma başlayınca ve evlilik vb olaylar yaklaştıkça onların da iş talebi olacak.
Kriz sırasında işten ayrılanların bir bölümü de önceden emekli olan, fakat çalışmaya devam etmek zorunda kalanlar. Emekli maaşları olduğu için küçük bir toplumsal dayanışma örneği olarak işten önce onlar ayrılıyorlar.
Şurası tartışılmaz bir gerçek. Ekonominin en önemli sorunu işsizlik. Devletin ilk görevi de vatandaşlarına iş bulabilecekleri istikrarlı ekonomik ortamı yaratmak. Ne yazık ki, tanımlar üzerinde tartışarak, iş arayanların rakamını küçük göstererek sorun çözülmüyor.
Hakan Özyıldız - 19.08.2009