Planın vadesi orta mı, kısa mı?
onunda açıklandı. Kanunda emredilen sürede yayımlanmasa da yeni bir orta vadeli planımız (OVP) var.
OVP’nin en olumlu tarafı yayımlanması ve içeriği ne olursa olsun orta vadeli bir bakış açısı sunması. Artık, ilgilenenler için değerlendirmeler, tahminler yapabilecekleri bir belge var. İkinci olumlu özelliği, 2001 Programının hakkının sonunda verilmiş olması. Zaten OVP’nın başlıkların çoğu o dönemden kalma.
Diğer bir olumlu yanı da 2009 yılına ilişkin saptamaları. Artık krizin varlığı, mali disiplinin bozulduğu kabul edilmiş. Bu konuda özellikle teknisyenlerin ne kadar mücadele ettiklerini tahmin ediyorum. Kısmen aldıkları siyasi destek olmasa bu başarıyı bile sağlamaları olası değildi.
VADEYİ KISALTAN ÜÇ ÖNEMLİ KONU
Programın adı hernekadar orta vadeli olsa da, üç sorunlu alan nedeniyle ömrünün kısa olacağını tahmin ediyorum; a) Büyüme stratejisinin eksikliği, b) Borç stokunun kırılganlığı ve c) Mali Kuralın yanlış kurgulanma olasılığı.
PROGRAMIN BÜYÜME AYAĞI TOPAL
Gelecek yıl büyümeyi nasıl finanse edeceğimiz OVP’da pek net değil. Büyümenin ivmesinin özel sektörden gelmesi bekleniyor. Ekonomide harcamaların üçte ikisini özel sektörün tüketim ve yatırım harcamaları oluşturunca bu yaklaşım doğru. Ancak, insanlar ve şirketler tüketim ve yatırım harcamalarını arttırabilmek için para nereden bulacaklar? Gelirleri nasıl artacak ki daha çok harcayacaklar?
Anlaşıldığı kadarıyla çözüm bankalardan bekleniyor. Daha kolay ve daha çok kredi vermeleri isteniyor. Sorun bankaların kredilerini arttıracak ortamın olup olmadığında.
Bankacılık sektörünün daha fazla kredi verebilmesi için; a) mevduatların artması, b) özkaynaklarını büyütmeleri, c) dışarıdan yeni borç almaları, d) Merkez Bankası’ndan daha fazla borçlanmaları veya e) aktiflerinin yapısını değiştirerek daha az Hazine kağıdı tutmaları gerecektir.
Şeçenekleri kısaca inceleyelim. Özkaynak yeterlilik rasyoları dünya standartlarının üstünde olan bankalarımız kolay kolay sermaye arttırmak istemeyeceklerdir. Diğer taraftan, faizler yükselmeden mevduatları arttırabilmek mümkün mü? Faizler böyle yerlerde sürünürse, en azından TL mevduatlarda artış beklememek daha gerçekçi olur.
Dışarıdan borç almak yüksek reel faiz ödedikten sonra kolay. Ancak, Sayın Babacan dış finansman kaynaklarındaki azalmaya dikkat çekti. Bu bağlamda bizimle rekabet eden ülkelerden daha yüksek faiz vermezsek yeteri kadar kaynak gelmez. Unutmayalım, o zaman içerideki faizlerde yukarıya doğru hareketlenecektir.
Şimdilik en güvenli kaynak, eğer IMF ile anlaşma olmazsa, Merkez Bankası görünüyor. TCMB karşılıkları indirebilir, piyasaya girip Hazine kağıtları satın alabilir veya bankalara likidite sağlayacak diğer yöntemleri deneyebilir. OVP’de bu eğilime ilişkin ip uçları var zaten. Ayrıca, IMF konusunda yakında yeni gelişmeler olabilir.
Burada en can alıcı soru gündeme geliyor; kaynağı bulan bankalar borç stoku azalmadığı için piyasalardaki kaynaklara hücum eden Hazine’ye mi borç verirler, yoksa çocuklarını bayram tatiline götürmek; işçisine tatil harçlığı ödeyebilmek için kredi isteyenlere mi? Kredi verilmezse özel kesimin tüketimi ve yatırımı finanse edilemezse büyüme nasıl sağlanacak?
FAİZ DIŞI DENGE ÇOK KIRILGAN
Orta Vadeli Mali Plana (OVMP) ilişkin değerlendirmeleri gelecek yazıya bırakıyorum. Ancak, vergi gelirlerindeki hedeflerin çok iddialı olduğunu, harcamalarda alınması gereken tedbirlerin yapısal reformların içeriğine ve zamanlamasına bağlı olduğunu belirteyim.
Burada asıl dikkatinizi çekmek istediğim konu, faiz dışı dengedeki (FDD) uyumun yıllara yayılması, yavaşlığı. Doğrudur, kriz ortamında aşırı tedbirler alıp hemen yüksek faiz dışı fazla (FDF) vermek çok kolay değil. Ama bu saptama bizi borç stokunun kırılganlığı, dış şoklara açıklığı gerçeğinden de uzaklaştırmamalı.
Kamu borç stokunun yüzde 70’i dövizdeki ve faizdeki değişimlere duyarlı. Diğer bir deyimle dünyada ve/veya Türkiye’de dövizde bir hareketlenme olursa, faizler yükselmeye başlarsa bizim stokumuzda etkilenecektir.
Dışarıdan gelebilecek bu tür şokları azaltacak asıl tedbir sürdürülebilir bir FDF’nın olmasıdır. Eğer mendirek kırılgansa, sağlam değilse, büyük dalgaların limandaki gemilere vereceği zarar da büyük olur.
NASIL BİR MALİ KURAL
Açıklanan OVP’nın, 2001 Programından en belirgin farkı mali kural uygulaması. İlk akla gelen soru neden 2011? Bildiğim kadarıyla teknik hazırlıklar yapıldı. Sorun siyasi iradenin oluşmamasında. Unutmayalım ki, kuralı uygulamak başka, çok sıkı kurallar koymak başka birşey. İstenmiyorsa gelecek yıl için biraz gevşek bir hedef konabilirdi.
Bu bağlamda konuyu ele alırsak. Mali Kural ekonomide talep kısıcı politikaları öne çıkaran bir yaklaşımdır. Dışarıdan borç alarak refahını yüksek tutmaya çalışan ülkelere önerilen, “Daha az harcayın, aldığınız borcu geri ödeyin” esaslı bu uygulamanın en belirgin özelliği şeffaflık ve hesap verebilirliği öne çıkarmasıdır. Hesap verebilirlik için bağımsız değerlendirme yapacak organlara ihtiyaç vardır. Şimdiden belirtmekte yarar var; denetim işini kamusal ağırlıklı bürokratik yapılanmalara bırakmak çok büyük bir yanlış olur.
Ayrıca, OVP dökümanında önerilen mali kural kamu açıklarını esas almaktadır. Farklı ülkelerde farklı uygulamalar olmakla beraber, esas olan kamu borç stokunun artmasını engellemektir. Deneyimlerimiz göstermektedir ki, mali disiplini sağlamak için kamu açıklarından çok kamu borç stokuna konacak sınırlamalar daha yararlı olacaktır. KİT’lerin, belediyelerin aşırı harcamalarından kaynaklanan koşullu yükümlülüklerini içermeyen mali kural istenen sonucu vermez.
2001 Krizinde KİT’lerin, kamu bankalarının görev zararları ile mevduata verilen garantiler nedeniyle ödenen Hazine kaynakları bunun en son örnekleridir. Krizden önce bütçe dışında tutulan bu tür işlemler, koşullar oluşunca bütçe açığına eklenmiştir.
Mali kural hakkında henüz kesin karar verilmediğinden, tanım ve kapsam gibi başlıkları da içeren sağlıklı bir tartışma ortamını yaratma şansı henüz kaybolmamış gibi gözüküyor.
Kısacası, OVP bu haliyle işsizliğe çözüm getiren bir program değildir. Ülkenin en önemli ekonomik sorununa çözüm getiremeyen programların ömürleri, eğer IMF programı yapılmazsa, seçimlere kadar olur. Merak ediyorum, seçimler ne zaman yapılacak acaba?
hozyildiz@htgazete.com.tr
Hakan Özyıldız - 19.09.2009