Enerjide sıkıntılı günler yaklaşıyor


Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi,enerji konularında çalışmalar yapan bir sivil toplum kuruluşu. Üyeleri arasında bakanlıklar, KİT'ler, bazı üniversiteler, enerji şirketleri ve konuya ilgi duyan gerçek kişiler var. Komite Yönetim Kurulu, benim de aralarında bulunduğum bir grup uzmana, yaşanan krizin enerji sektörüne etkisini araştırma görevi verdi.
Çalışma sonuçları geçtiğimiz günlerde basına açıklandı. Rapor özet olarak, enerji sektöründe arz açığına ve yatırım ihtiyacına dikkat çekiyor.
Arz açığını bulabilmek için önce tüketim tahmini yapmak gerekiyor. Tüketim tahminlerini Türkiye Elektrik İletim AŞ (TEİAŞ) hesaplıyor. TEİAŞ'ın en son çalışması 2007 sonunda yapılmış ve 2008-2017 dönemini kapsıyor. Raporda esas alınan ekonomik ve sektörel büyüme, büyüme ile enerji tüketimi arasındaki korelasyon gibi temel varsayımlar tartışmaya açık. Ancak, bu konuda bilinen, detaylı bir başka model de yok.
TEİAŞ Raporu'nun sonuçlarına göre; en iyimser varsayımlarla 2014 yılında elektrik üretimi, talebi karşılayamayacak. Eğer normal şartlar göz önüne alınırsa sorun 2010 yılında yaşanacak. Rapor, var olan kurulu gücün yanı sıra tüm lisanslanan ve planlanan yatırımların tamamlanacağını varsayıyor. Bu durumda bile elektrik yetmeyecek.
Ancak, TEİAŞ raporundaki varsayımlar yaşanan kriz ortamına göre çok iyimser. Rapor küçülmeyi hiç hesaba katmamış. Bu durum yetkililere krizi fırsata çevirmek için önemli bir fırsat veriyor.
Azalan elektrik tüketimi, ekonomi büyümeye başladığında ihtiyacımız olacak enerjiyi üretecek tesislere yatırım yapmak için bir fırsat ortamı yaratıyor. Elektrikte üretim sorunu (arz yetersizliği) biraz olsun ötelenmiş durumda. Yapılması gereken şey hemen sektörün sorunları ışığında konuyu ivedilikle ele alarak çözüm önerileri üretmek.
Uzmanlar, 2020 yılında ihtiyaç duyulacak üretim için, var olan kurulu gücün iki katına çıkarılması gerektiğini iddia ediyorlar. Diğer bir deyimle, 100 yılda inşa edilen santral, baraj vs yatırımı kadar yatırımı önümüzdeki on yılda yapmak gerekiyor.
Tabi bu iş yazıldığı kadar kolay değil. Bazı sorunlar var. Öncelikle birincil üretim kaynaklarında dışa bağımlılık oranı çok yüksek. Uzmanlar sadece kendi kömürümüzü, suyumuzu, rüzgârımızı, güneşimizi kullanarak gelecekti ihtiyacımızı karşılamanın mümkün olduğunu iddia ediyorlar.
Ancak bu tür bir yatırım seferberliği için çok iyi hazırlanmış bir sektör stratejisine, üretim planlamasını öne çıkaran bir yaklaşıma ve örgütlenmeye ihtiyaç var.
Önerilerin tümü, enerji yatırımlarının büyük sorunu olan finansman yetersizliğine çözüm bulabilmek için. Dünyada enerji yatırımlarına olan yabancı sermaye ilgisi çok azalmış değil. Bununla beraber yabancılar, yerli ortaklarından eskiden yüzde 20 yerli özkaynak katkısı isterken artık bu oran yüzde 50'lere çıktı. Risk iştahları azaldı.
Enerji otoriteleri önümüzdeki on yılda yaklaşık 100-110 milyar dolarlık yatırım ihtiyacı olduğunu söylüyorlar. Bu hesabı değişik varsayımlarla yapmak mümkün. Ama geçen dönemde, dünyada kaynak bolluğu yaşanan yıllarda yatırım yapılamadığı için artık sorun çok büyüdü.
Aciliyet kazandı.
Aman dikkat. Geçmişte olduğu gibi, acele işe şeytan karışmasın.


Hakan Özyıldız - 22.06.2009
Toplam Ziyaretçi: 15456