Hazine nakit açığı ve dost Merkez Bankası
Hazine nakit açığındaki artış devam ediyor. Haziran sonu itibariyle nakit gelirler geçen yılın aynı dönemiyle yaklaşık aynı tutarda. Buna karşılık, faiz dışı giderler yüzde 22, faiz giderleri ise yüzde 35 artmış. Bunları doğal sonucu olarak faiz dışı fazla, faiz dışı açığa dönüşmüş. Değişim, eksi yüzde 3.000 (üç bin) gibi çok yüksek bir oranda.
Bu olumsuz gelişme dışarıdan borçlanmakta zorlanan Hazine'yi iç piyasaya yöneltmiş. Yılın ilk altı ayında piyasaya ödediğinden daha fazla borçlanmış. Burada Hazine'nin yerine kendinizi koyun. Bankadan daha önce aldığınız kredinin ödeme günü geldiğinde bankaya gittiğinizi ve "Ödeme yapacağım, sorun çıkarmayacağım ama bir ricam var. Ödediğim paradan daha fazlasını yeniden bana borç verir misiniz?" dediğinizi düşünün. Nasıl bir davranışla karşılanırsınız acaba?
Hazine benzeri talepte bulunduğunda, bankalar istenen fazla parayı nereden bulacaklarına bakarlar. Hesaplarını yaparken; mevduat, diğer bankalardan alacakları borçlar, İMKB ve/veya Merkez Bankası'ndan kısa vadeli borçlanma kaynakları gibi seçenekleri dikkate alırlar. Mevcut olan en ucuz kaynağı kullanmak isterler.
Son günlerde bu seçenekler arasından biri gittikçe öne çıkmaya başladı.
Konuyu daha iyi anlayabilmek için biraz eskiye gitmekte yarar var. Merkez Bankası geçen aralık ayında, 2009 Yılı Para ve Kur Politikalarını açıklarken, çok sağlıklı bir öngörüde bulunarak, likidite sıkışıklığı olması durumunda alacağı tedbirleri açıkladı. Yeni bir tanımı, teknik faiz indirimini gündeme getirdi ve açıklamalarda bulundu. Merkez Bankası'nın para piyasaları operasyonlarına çok fazla aşina olmayanlar, derslerini çalışıp konuyu anlamaya çalıştılar.
Banka açıklamasında teknik faiz indirimi lidite sıkışıklığının kalıcı olması durumunda gecelik faiz oranları yerine repo faiz oranlarını esas alacağını belirtti. Ayrıca, "Teknik faiz indiriminde gecelik faiz oranlarının Merkez Bankası borçlanma faiz oranı repo ihale faizinden 1.25 puan düşük, borç verme faiz oranı ise 1.25 puan daha yüksek belirlenecektir." açıklamasını yaptı.
Bunlara ek olarak haftalık repo ihalelerine ek olarak bir de üç aylık repo ihaleleri açılmaya başlayan Merkez Bankası, bankalardan yoğun ilgi gördü. Bu yaklaşımıyla Merkez Bankası, Hazine'nin borçlanma politikası ile daha uyumlu bir para politikası izlemeye başladı. Haziran sonu itibariyle piyasaya 18.5 milyar TL fon verdi. Piyasalardaki gelişmelerin sonucu olarak da referans Hazine kâğıdının ikinci piyasadaki faizleri tarihi dip seviyeleri görmeye başladı.
Doğal olarak sonuçtan herkes memnun. Merkez Bankası'nın yardımcı tutumu Hazine'ye çok büyük bir katkı sağlıyor. Daha az faiz ödüyor. Merkez Bankası'ndan doğrudan borçlanma olanağı bulunmayan Hazine, nakit dengesinde gittikçe artan bozulma sonucunda artan borçlanma baskısına, faizleri artırmadan cevap verebildiği için aldığı yardımdan oldukça memnun olsa gerek.
Bankalar da mesut ve bahtiyar. Faizler aşağıya doğru gittikçe sermaye kazancı elde ediyorlar. Hazine kâğıtlarına veya kâğıt ağırlıklı fonlara yatırım yapan tasarruf sahipleri de mevduata göre daha iyi getiri elde ettikleri için huzur içindeler.
Ancak bu durumun nereye kadar sürdürülebileceğine karar vermek önemli. Bu dengenin sonsuz olamayacağını herkes biliyor. Mutlaka bir çözüm bulunacak ve piyasadaki likidite sorununa çözüm bulunacaktır, Hazine de borçlanmasını azaltacaktır umudu henüz kaybolmadı.
Korkulan tek şey Hazine'nin, eski günlerdeki gibi bu rahatlığa alışır ve reçel kavanozuna (Merkez Bankası kaynaklarına) dolaylı yoldan ulaşmak yerine doğrudan parmak atmayı isteyip istemeyeceği. Diğer bir deyimle, eğer karar vericiler(i), 2001 Krizi yapısal reformlarından değişmeden kalan son kanun olan Merkez Bankası'nın kamuya (Hazine'ye) kredi açamaması maddesini değiştirirse ne olur?
hozyildiz@htgazete.com.tr
Hakan Özyıldız - 12.07.2009